Evlilik; “Ben’i koruyup geliştirerek “Biz” olabilme sanatıdır”. “Biz” olabilmek ise; yan yana, el ele, gönül gönüle aynı yöne bakabilmektir. Eşlerden birinin canı yanınca diğerinin de canının yanması, birinin bir derdi varsa, diğerinin de o derde derman olması ya da derman bulmasıdır. Helâl dairesi içinde eşlerinin bir birinin potansiyel yeteneklerini ortaya çıkarması ve gelişimi için destek olması, zarar görmemesi için içten bir duyarlılık ve özen göstermesidir. İhtiyaçların zamanında karşılanabilmesi için gayret etmesi, kolay ve güzel geçim için kendisinden başlayarak, hayatın tümünü bir okuma ve öğrenme şölenine dönüştürebilmesidir.

Aile koruyup geliştirmek için vardır

Aile güzellikleri üretme, insana ve hayata değer katma hazırlıklarının yapıldığı yuvadır. İnsanın yuvası; içinde güven duyduğu, kendisini bulduğu ve koruyucu kalkanlarını indirdiği savunmasız olduğu tek alandır. Bu yüzden, en büyük destek te en büyük zarar da bu alanda yaşanır. Biliyoruz ki, beşer fıtratı, şaşmanın zaruri olduğu, ne kadar bilirse bilsin yanılabileceği bir yapıdır. Hem kendimizin hem de başkalarının yanlışı olması halinde, dışlayıp ötekileştirmeden, sıkıntıyı aramıza değil de önümüze alarak; bu durum hangi ihtiyacın giderilmemesinden oluştu, bize ne mesaj veriyor tarzında yaklaşarak çözmeye çalışmak, biz olmanın bir gereğidir.  

Yanlışını göremeyen çözümü de göremez

Bu dünyadaki en önemli fiil; insanın ahlâk edineceği bilgi ile donanarak, kendisinin yanlış ile doğruyu bir birinden ayıracak bir meleke edinmesi, doğrularda sebat etmesi için kavli fiili dualarının sürekli olması ve bir yanlışı olduğunda da Allah’tan (c.c) af, muhatabından özür dileyerek, daha iyi olabilmenin yollarına düşebilmektir. Yanlış her iki tarafta ve yakınlarında da görülebilir. Diyelim ki bir ailede yanlışı eşlerden birisinin büyükleri ya da yakınları yaptı. Bu durumda doğru tutum, ya konuşarak onların yanlışlarını görmelerine yardımcı olmak, ya da eğer bu mümkün olmuyorsa, “Hiç arzu etmezdim fakat ailem sana böyle davrandı, sen haklısın, onlar adına ben özür diliyorum, lütfen kusura bakma. Ben senin yanındayım” diyebilmektir. Bu tutum, biz olabilmenin en önemli göstergelerinden birisidir. Yanlışı savunmak ve yanlış yapanı korumak; yanlışın yapılmasından daha çok inciticidir. Bu sebeple, kim yaparsa yapsın, yanlışı korumak yerine, hakkı teslim etmek, ya yara açmaz ya da açılmış yara varsa daha kolay kapanmasına yardımcı olur.


Eşlerin bir birine destek olma görevi ve destek bekleme hakkı vardır

Yuva sevgileri, bağlılığı, paylaşımı ve hayat coşkusunu artıran ve hayata bağlayan bir işlev görmeli. Eşler bilmeli ki hayat arkadaşı, ahiret yoldaşı onu sevip değer veriyor. Onu koruyor, yanında duruyor ve onun iyi ve mutlu olabilmesi için çaba sarf ediyor. Bu, ekmekten aştan sonra insanı besleyen ve ayakta tutan en önemli gıdadır. Bu varsa ev yuva olur ve cennetten bir köşeye döner. Bu yaklaşım biçimiyle, hem eşlerin ben olmasının, hem de biz olabilmenin en güzeliyle örneklendiği bir mekâna döner evimiz. İşte buraya yuva denir. Bilelim ki, evlenmekteki maksat sadece “Ben” leri beslemek ve geliştirmek değil, “Biz” olarak hayata tutunabilmektir.