Yazı başlığımla, bir bildirimi –elimin altında olan sözlükleri- öncelerken, bununla bildireceklerimi de sınırlandırdığımın farkındayım.

Çünkü sözlük terimini belirsiz olarak kullandığımız yerde, insanlığın dil mirasına işaret etmiş oluruz ki, bu miras bir liste halinde kuşatılamayacağı gibi, doğal olarak elimizin altına da girmez. Hatta bu manada kendi kitaplığımızdaki sözlükler bile elimizin altına girmiş olmazlar; mekansal mesafe bakımından yanımızda/yakınımızda olsalar bile, elimizin altında olabilmeleri/düşünüş ve ilgimize dahil olabilmeleri için onlardan birkaçına özel olarak yönelmemiz ya da onlardan bazılarının ilgi düzeyimize/düşünüşümüze göre kendilerini bize özel olarak göstermeleri sayesinde onları görmemiz gerekir.

Bu hakikati Heidegger’in diliyle ifade edecek olursak “Görme malzemesi veya duyma malzemesi (örneğin telefon ahizesi, bizim konumuz esasında sözlük), öncelikle el-altında olanların (...) dikkat-çekmezlik özelliğine sahiptir. Aynı şey yürüme malzemesi olan yol için de geçerlidir. Yürürken attığımız her adımla ona temas ederiz, bu nedenle de görünürde bize en yakın ve el-altında-olanların en gerçek olanı gibi gelir. Bedenimizin belirli kısımlarına (ayak tabanımızda) değip geçmektedir adeta. Ama yine de yol, ‘sokakta’ karşılaştığımız yirmi adım ‘uzaklıktaki’ bir tanıdığımızdan çok daha uzaktır bize. Demek ki çevreleyen-dünya içinde öncelikle el-altında-olanın yakınlık ve uzaklığı hakkında bir-şey-için bakışsal ilgilenişimiz karar vermektedir. Bir-şey-için-bakışsal ilgilenişimizin öncelikle eğleştiği şeyler, en yakında olup mesafe-kaldırmaklıklarımızı düzenlemektedir.”

Dolayısıyla sözlüklerin elimizin altına girme şartı olarak karşılıklı mesafe-kaldırmaklıklarımız ilgilerimizle doğru orantılıdır. Daha basit bir dille söyleyecek olursak, yazarlığı meslek edinenlerle, başka meslekleri seçmiş olanlar için sözlükler aynı düzeyde, aynı yoğunlukta, aynı sıklıkla ve aynı maksatla el-altına girmezler ki, bu sonuç yazarlar arası farklılıklar bir yana bizzat yazarın kendi ilgilerinin düzeyine göre değişir.

Çerçeveyi böyle çizdikten sonra, son altı aydır çok daha yakından ilgilendiğim İslam sanat idrakinin oluşumu, güzellik, tasavvuf mertebeleri vb. konular gereğince elimin altına giren sözlüklerden söz edebilirim artık:

Bunları önce, elimin altına a)kısa bir süreliğine girip çıkan, b)ilgimle ilişkilerine uygun sürelerde ikamet eden sözlükler olarak ikiye ayırmalıyım.

Şemseddin Sâmi’nin Kâmûs-ı Türkî’si, Muallim Nâci’nin Lügat-ı Naci’si, Doktor Hüseyin Remzi’nin Lügat-ı Remzî’si, Henry Kahane, Renee Kahane ile Andreas Tietze üçlüsünün The Lingua Franca In The Levant’ı ve TDK sözlüklerinin ilk basımları, yeni bir kelimenin kullanılmaya başlandığı zamanı belirlemek için kısa bir süreliğine başvurduğum sözlüklerdir.

Okyanus/kâmûs/lügat/sözlük olarak son altı ayda karşılıklı ülfetimizin arttığı kitaplar ise şunlardır:

1-Mütercim Ahmed Âsım Efendi, el-Okyânûsü’l-basît fî tercemeti’l-Kāmûsi’l-muhît / Kāmûsi’l-muhît Tercümesi.

2-Şu’ûrî Hasan Efendi, Ferheng-i Şu’ûrî.

3-Kalem Yayınevi’nin bir heyet tarafından hazırlanan Metinlerle Tasavvuf Terimleri Sözlüğü.

4-İbn Fûrek, Tasavvuf Istılahları / el-İbâne ‘an turukı’l-kâsıdîn.

5-Abdürrezzâk Kāşânî, Tasavvuf Sözlüğü ile Sufilerin Kavramları / Istılâhâtu’s-Sûfiyye.

6-Süleyman Uludağ, Tasavvuf Terimleri Sözlüğü.

7-Bekir Topaloğlu – İlyas Çelebi, Kelâm Terimleri Sözlüğü.

8-Hasîrîzâde Elif Efendi, En-Nûru’l-Furkan / Kur’an Lügatı.

9-Mukâtil b. Süleymân, Kur’an Terimleri Sözlüğü.

10-Müstecâbî-zâde İsmet, Lafızlar Arasındaki Farklar.

11-İsmail Hakkı Bursevî, Kelimeler Arasındaki Farklar.

12-Hamze Ermiş, Arapça’dan Türkçeleşmiş Kelimeler Sözlüğü.

13-Ali Bulut, Belâgat Terimleri Sözlüğü.

14-Celal Esad Arseven, Osmanlı Döneminde Mimarlık Sözlüğü – Istılâhât-ı Mi’mariyye.

İlhan Ayverdi’den Misalli Türkçe Sözlük, Yaşar Çağbayır’dan Osmanlı Yazıtlarından Günümüze Türkiye Türkçesinin Söz Varlığı Büyük Türkçe Sözlük ile D. Mehmet Doğan’dan Doğan Büyük Türkçe Sözlük bu listeye kendiliğinden dahil olanlardır.

Son sözlüğün Osmanlıca Yazılışlı olanı ise, D.Mehmet Doğan Ağabeyimin kıymetli imzasıyla yeni ulaştı. Belli ki, bu sözlükle diğer Osmanlıca sözlüklerin büyük bir bölümünün pabucu dama atılacak ve elimin altında bundan sonra ikamet edecek sözlüklerden biri bu olacaktır.

El altında bulunmanın manasıyla başlayıp, mevcut ilgilerim bakımından elimin altındaki sözlüklerin büyük bir bölümünü zikrettim. Umarım genç okur-yazar kardeşlerim için bir fayda sağlar.