Bismillahirrahmanirrahim Örneğimiz ve Önderimiz Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav) Efendimiz’in “İleride insanlar üzerine çok şaşırtıcı ve aşırı aldatıcı seneler gelecek. Yalancılar doğru, doğrular yalancı, hainler emin (!), emin kimseler de hain gösterilecek!” buyurduğu yanıltıcı bir asırda yaşıyoruz. Bu sebeple Allah’ın (cc) Fetih Suresinde “Müminler, kafirlere karşı şiddetli, kendi aralarında merhametlidir! diye emrettiğinin tam tersi bir tavırla, zalim ve kafirlere hoşgörülü, mümin kardeşlerimize acımasız ve merhametsiz bir topluluk olduk. Müslümanlar dostlarını, düşmanlarını karıştırdılar. Müşteki Medya, Savcı Medya ve Hakim Medya şeytan üçgeni içinde insanlar yargısız infaz ediliyor. Hakimler sanıkların ifadelerini daha almadan, perde arkası şeytani güçlerin talimatıyla alçak medya tarafından sanıklar hakkında hırsız kararı verilmiş bile! Bazı Müslüman kardeşlerimizde bu alçak ve şerefsizlere inanarak ölü kardeşinin etini yemeye devam ediyorlar! Montaj kasetlerle iftira atanların yanında olmaktan da çekinmiyorlar!

Önce infaz, sonra karar! Seneler önce Malezya’da iktidara gelmek üzere olan İslam Partisi Lideri Enver İbrahim tecavüz iftirasıyla hapse atıldı. İftira olduğu seneler sonra anlaşıldı. Fakat “Çamur at, tutmazsa izi kalır” tuzağının kurbanı oldu! Geçen hafta Bangladeş’te İslam Partisi’nin 80 yaşındaki Genel Sekreteri Abdülkadir Molla iğrenç bir iftirayla asıldı. Seçimle iş başına gelen Mısır Cumhurbaşkanı Mursi darbeyle indirildi. İdam edilmesi için tuzaklar hazır. Yine alçak Batı sessiz. Tunus ve Libya’da da aynı oyunlar sahnede! Kaos, kavga, kargaşa, yalan ve iftira! Bütün bu ihanetlere Emperyalist ülkeler ve kuklaları seyirci kaldı. Bu tuzaklara en alışık ülke Türkiye’miz! Eski Dışişleri Bakanı merhum Şehid Hasan Polatkan Paris’te Devlet parasıyla villa satın aldığı iftirasıyla asıldı. Bu alçak gazetelerde delil olarak göstertilen o villanın sonradan şu an bile kullanılan Paris’teki Türkiye Büyükelçiliği binası olduğu ortaya çıktı. Ama idam edilen Muhterem Millet kahramanı şahsiyeti geri getirmek mümkün değil! Merhum Menderes, Merhum Özal ve Merhum Erbakan hocamızda aynı benzeri iftira ve komplolarla tasfiye edildiler! Makamları cennet olsun. Şimdi Dünya’yı yöneten sahte ilahlar Başbakanımız Erdoğan’ı kurban istiyor! Çünkü O’nun da suçu diğer başbakanlarımızla aynı! Yeniden güçlü büyük bir Türkiye sevdası! Faiz, kumar, esrar ve eroin mafyasıyla savaş! Terörden nemalanan silah mafyasının inine, barışı sağlayarak çomak sokmak! İsrail’in ülkemizi bölme oyunlarını bozucu adımlar atmak! Borçları keserek ülkemizi IMF gibi kan emici vampirlerden kurtarmak. Sürünen ve sömürülen geri kalmış Türkiye’mizi on yıl gibi kısa bir zamanda Dünyanın Gelişmiş yirmi (G20) ülkesi arasına sokabilmeyi başarmak! En büyük şeref tacı suçları! Askeri darbelerin önüne geçmeyi başaran iktidarımızı şimdi silahla değil sandıkla vurma oyununu sahneye koydular! Seçimlere üç ay kala servis edilen bu alçakça komplo karşısında halk kitleleri korkunç yalan ve iftira bombardımanıyla karşı karşıyadır! Koca Cihan Sultanı Abdülhamid’i iftiralarla ve silahla alimlere azlettiren Haçlı ve Siyonist mihraklar şimdi de öyle sanıyorum ki; bir Cemaatin Liderine “Dünya’daki tüm okullarınızı kapatırız” tehdidiyle Başbakanımızın siyaseten yok edilme fetvasını, şantajla ve içeriğini bilemediğimiz tehditlerle, zorla eyleme koydurttular! Ve hemen “Sandık’la darbe” planını sahneye koydular! Seçmen kitleleri sonuçlanmamış sun’i davalarla aldatılacak! İçeriği belli olmayan iddialarla, suçlananları dinlemeden infaz bombardımanları yapılarak aldatılacak! Tıpkı İsrail oğullarının Peygamberlerini zina, içki ve hırsızlık dahil her türlü iftiraları yaparak öldürdükleri gibi Başbakanımızın şahsında yeniden dirilen Türkiye’mizi öldürmek istiyorlar! İlk hedefleri vallahi, ülkemizdir, ülkemiz üzerinden İslam Coğrafyasıdır. Billahi ve Tallahi nihai hedefleri İslam’ın kalbi Kabe’mizi yok etmek ve Medine-i Münevvere’yi işgal ederek Sevgili Peygamberimizin cesedini yakma ve yok etme yeminlerini gerçekleştirmektir! Vay bu alçak Siyonist planlara alet olan müminlerin haline! Vay geçmişten ders almayıp oyuna gelenlerin haline! Vay bu yalanlara kanıp Devlet gemisini delerek batıracakların haline! Vay on hırsız zanlısını bahane ederek bu ülkeyi yüz yıldır soyup soğana çeviren, bu yolsuz ve hırsızlığı tescilli, mandacı partilere yol verenlere vay! Vay bu iktidarı düşürterek, örtü ve mukaddesat düşmanı Mason partilerin yolunu tekrar açacakların haline! Vay şantaj ve tehditlerden korkarak yıllarca beraber yürüyüp beraber ıslandıkları arkadaşlarını arkadan hançerleyip kaçan korkakların haline! Durun! Nereye gidiyorsunuz! Bu oyunlara nasıl alet oluyorsunuz! Gönül doktorlarımızdan Mahmud Efendi Hazretlerinin yıllar önce “Tayyib Erdoğan kardeşimizin yeterince düşmanı var, Müslümana sıra gelmez ”dediği gibi Şimon Peres, Merkel, Yezidi Eset hainlerinin düşman olduğu ve yok etmek istedikleri Başbakan kardeşimize bir Müslüman nasıl düşman olabilir!? Bir insan gibi O’da hata edebilir, O’da yanlış karar alabilir. Bu ülkede İmam Hatip Okullarını, Kur’an Kurslarını kapatan, Başörtülü kız kardeşlerimizi ağlatan, namaz kılanları ordudan, adliyeden yargısız atan

zalim, hain ve kafirlere gösterilen hoşgörü, bu zulümleri kaldıran ve zalimlerden hesap soran bugünkü İktidarımıza niçin gösterilmez!? 28 Şubat’taki zulümlere bile “Askerin içtihadıdır. İsabet varsa iki sevap, hata varsa bir sevap” anlayışı şimdi neden İktidardaki bu mümin kardeşlerimize gösterilmez!? Gelin yol yakınken, geçmiş hayırlı amellerimiz iptal edilmeden yanlıştan dönelim. Fırtınalı denizde vatan gemisine sığındık, bu gemi hepimizin. Denizde fırtına varken gemide isyan çıkartmayalım gemimizi deldirtip birlikte azgın sularda boğulmayalım. Bugün birleşmeyi başaramazsak, yarın birlikte ağlayacağız gerçeğini görelim! Ey ilmin yıldızları, Kanaat önderleri, Camilerimizin İmam ve hatipleri, Siyasi ve sivil örgütlerinin teşkilat mensupları, durmayın! Gün bugündür. Aldatılmak istenen seçmen kitlelerini ev ev, kahve kahve dolaşarak “Durun! Nereye gidiyorsunuz” diye uyandıralım. Gıybet etmenin, dedikodu yaymanın, iftira atmanın, tefrikaya sebep olmanın ve zalimlere destek olmanın; zinadan da, içkiden de, hırsızlıktan da daha büyük lanetli bir günah olduğunu anlatalım. Sevgili Peygamberimizin “Benim ümmetim her günahı işleyebilir. Ama asla yalan söyleyemez” mesajını duyuralım! İnşallah Durmak yok! Yorulma yok! Korkmak yok! Yılmak yok! Yola devam” diyelim. Yargı ve Emniyet mensubu görevli kardeşlerimizi bu şer oyunun ve tuzağın aleti olmamaları için kardeşane uyaralım! Gelin canlar tekrar bir olalım. Şeytani iç ve dış güçleri hep beraber ağlatalım temennisiyle Allah’a emanet olunuz.