Teknolojinin yaygınlaşmasıyla çevrimiçi olarak, elektronik cihazlarla suç işlenme oranı giderek artıyor. Özellikle mobil cihazların incelenmesi bilişim suçlarının çözüme kavuşturulmasında son derece önemli bir rol oynuyor. Bu iş için adli bilişim firmaları tarafından geliştirilen pek çok yazılım olsa da teknoloji üreticileri de cihazların güvenliği için yeni önlemler almaya devam ediyor.

Amerikan Federal Araştırma Bürosu (FBI) 2015’te de ABD’nin San Bernardino kentinde 14 kişinin öldürüldüğü terör saldırısında saldırganlardan birinin şifreli telefonundaki bilgilere erişmek için Apple’ın kapısını çalmış ve “hayır” cevabı aldıktan sonra İsrailli Cellebrite firmasına başvurmuştu. 

FBI mobil cihazlarının imajlarının kopyalarının alınmasını sağlayan firmaya 1 milyon dolardan fazla ödemişti. Geçtiğimiz yıl FBI, Amerikan deniz üssünde silahlı saldırı düzenleyen kişiye ait iki telefonda bulunan verileri istemek için bir kez daha Apple’a başvurdu. Fakat Apple, iş birliği yapmayı yine reddetti. Mahkemeye taşınan olay, bilişim suçları ile teknoloji dünyası arasındaki veri gizliliği savaşını yeniden alevlendirdi.

HEM KURUMLARI HEM DE ÖZEL ŞİRKETLERİ OLUMSUZ ETKİLEYEBİLİR  

Bu ve benzeri vakalar şifreli telefonlardaki verilerin elde edilmesi için üretilen adli bilişim yazılımlarının önemini ortaya koyuyor. Öte yandan telefon modelleri çok hızlı güncellendiği ve her çıkan model ile şifrelerinin kırılmasının yeniden başlayan bir süreç olduğunu hesaba katıldığında, bu alanda yazılım geliştirme konusunda büyük bir rekabetin olduğunu da söylemek mümkün.

 Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de bilişim suçlarında kritik rol oynayan bu yazılımları geliştiren iki dünyaca ünlü firmanın son dönemde Türkiye’ye yazılım satışını durdurmaları gündeme geldi. Bu firmalardan biri Türkiye’de Emniyet, Jandarma ve Adli Tıp Kurumu’nun incelemeler için yaygın olarak kullandığı İsrailli Cellebrite. İsrailli firma Wassenaar Düzenlemesini gerekçe göstererek Türkiye’yi ihraç listesinden çıkardı ve Türkiye’ye yazılım satmama kararı aldı.

Siber kısıtlamaların sebep olduğu sorunlar hem kurumları hem de özel şirketleri olumsuz etkileyebilir. Kurumların işlerlikleri zarar görebileceği gibi, bu kurumlardan hizmet alan başka kurumların ya da kişilerin huzur ve refahının yanı sıra, maddi zararlar görmesine de sebep olabilir. Bu durumun farkında olan ülkeler kendi siber ordularını kurma çabasındalar. 

WASSENAAR DÜZENLEMESİ NEDİR?

Wassenaar Düzenlemesi (WD) konvansiyonel silahların ve çift kullanımlı malzeme ve teknolojinin ihracatını kontrol etmeyi hedefliyor. Türkiye, düzenlemeye 1996 yılında kurucu üye olmuştu.Türkiye konvansiyonel silahlar ve çift kullanımlı malzeme ve teknolojinin bütün ihracat kontrol rejimlerine taraf bir ülke. 

Dünya genelinde 42 üyenin konvansiyonel silahların ve çift kullanımlı mal ve teknolojilerin transferleri hakkında bilgi alışverişinde bulunduğu gönüllü bir ihracat kontrol rejimi olan  Wassenaar, bu tür değişimler aracılığıyla, silah ve çift kullanımlı mal ihracatında üyeleri arasında “daha fazla sorumluluk” geliştirmeyi ve “istikrarsızlaştırıcı birikimleri” önlemeyi amaçlıyor. 

Wassenaar Düzenlemesine üye ülkeler ayrıca diğer üyelerin önerilen ihracatları üzerinde veto yetkisine sahip değiller. Wassenaar, şeffaflığı teşvik etmek için devletleri, anlaşmanın iki kontrol listesinde yer alan silahlar ve maddelerle ilgili ihracat faaliyetleri hakkında bir dizi gönüllü bilgi alışverişi ve bildirimde bulunmaya çağırıyor.