Biz “ahir zaman” Peygamberinin ümmetiyiz. Bugün “Tarihin sonu” nu getirecek bir “Medeniyetler arası savaş”a bir adım daha yaklaştık. Bugün yeni bir dünya savaşının eşiğindeyiz. Dünya herkes için daha güvensiz, belirsizliklerle dolu bir hale geldi. Belki de bu süreç İsrail’in kendi kitaplarında sözü edilen helaki ile sonuçlanacak bir sürecin başlangıcıdır.

Bugün yeni bir dünya savaşı için, 1. ve 2. Dünya savaşlarından daha çok sebeb var. Hâlâ bir dünya savaşı başlamamışsa, mevcut “dehşet dengesi” tarafların gözünü korkutuyor. Çünkü yeni bir dünya savaşının galibi olmayabilir. Diğer bir engel savaşı nasıl bitireceklerini bilmiyorlar. Savaşı başlatabilirler, fakat bitiremeyebilirler. Kaldı ki, savaşı bitirseler bile, savaş sonrası nasıl bir düzen kuracaklar, buna güçleri yetecek mi, bundan emin değiller.

Trump ve Netanyahu’nun bu komplosuna karşı dünyanın tepkisini göreceğiz. Bu tepkiler turnusol kağıdı görevi yapacak ve “kim kimdir” bir kez daha göreceğiz.

Trump açıklama yaparken aslında yalnızdı. Siyonistler, “Tanrıyı kıyamete zorlama” gayretindeki Evengelik’ler dışında o toplantıda temsil edilen “devlet”ler BAE, Umman, Bahreyn imiş. Hepsinin nüfusu bir İstanbul kadar bile değil. BM ve AB bu yeni planı kabul etmediklerini savunuyorlar. İsrail’de liberal, sol, anti Siyonist bazı grublar Trump’ın bu planına karşı. 

Aslında destekçileri daha fazla. Kushner’in ve onun tetikçisi Dahlan ile birlikte hareket eden Saudi Veliahd’ı, Sisi ve Hafter de bu açıklamadan memnun olmuş olmalılar. Kushner ve zihniyet ikizi, işbirlikçisi Dahlan’ın başını çektiği bu Şeytani koalisyonun bölgede kimlerle birlikte hareket ettiğini bundan sonra daha yakından izlememiz gerek. Şunu da not edelim: Bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. İslam dünyasına karşı Siyonist - Evengelik ittifakı bir saldırı halinde. Diğer Hristiyan ülkelerin çoğu bu kirli oyuna açık bir destek vermediler ve Filistin’deki Hristiyanlar Trump’ın bu planını reddettiler. “Riski yüksek, başarı şansı çok düşük” bu plan, daha ilk günden gayri ciddi bulundu, mahkum edilerek, gayri meşru ilan edildi ve “ölü doğan bir proje” olarak etiketlendi. Ne Abbas yönetimi ne de Hamas bu projeye destek veriyor.

Trump Kudüs’ün bölünmeden İsrail’in başkenti olacağını söylüyor. Bu arada “başkenti Doğu Kudüs olan bir Filistin olacak” diyor. Plana göre Filistin’e bağımsız devlet olabilmesi için 4 yıllık süre tanıyor. Dağdan gelip bağdakini kovmaya kalkıyor, kendi başına gelin-güvey oluyor. 80 sayfalık plan Trump’a göre Filistinlilere eskisinden 2 kat fazla toprak öngörüyor. Doğu Kudüs’te bir mahallede de sembolik bir başkent sözü veriliyor. Ayrıca bu plana göre yaklaşık 6 milyonu bulan Filistinli mültecilerin geri dönüş hakları olmayacak. Batı Yaka’daki Yahudi yerleşim yerlerini İsrail toprağı olarak tanınacak ve  İsrail, Ürdün Vadisi üzerindeki hakimiyetini sürdürecek.

Öte yandan, Trump, Mescid-i Aksa’nın statüsünün değişmeyeceğini, İsrail’in bu bölgenin güvenliğini sağlamaya ve Müslümanların Mescid-i Aksa’daki ibadetlerini yapmasını temin etmeye devam edeceğini dile getirirken, Ürdün’ün bu konuda bugüne kadar olduğu gibi özel durumunun korunacağını ve bu ülkenin İsrail ile çalışmaya devam edeceğini söyledi!  Plana göre, İsrail, Ürdün Kralı Hüseyin ile birlikte çalışarak Mescid-i Aksa ve Harem-ül Şerif gibi kutsal yerlerin mevcut durumunun korunmasını sağlayacak. Filistin yönetimi  buna “evet” derse 50 milyar dolar yardım adı altında “rüşvet” teklif ediliyor.  Trump “fincancı dükkanına giren fil gibi” girdiği bölgede, “ıslah edici rolü oynayan bir bozguncu” rolü ile “Yüzyılın projesi” adını verdiği bu saçmalıkların pratik hayatta bir karşılığı olmayacak. Öte yandan; Trump’ın “dostlar alışverişte görsün” kabilinden böyle bir projeyle ortaya çıkıyor olması temsil ettiği ülke adına utanç verici, zavallıca bir durum.

Müslümanların ilk kıblesi olan bir mekanın tamamen İsrail’in kontrolüne bırakılması bile tek başına asla kabul edilemeyecek bir durumdur. Siyonistlerin Mescid-i Aksa’yı yıkarak yerine yeni bir  Süleyman mabedi inşa etmek istedikleri bilinmiyor  değil. Trump Amerikan seçimleri öncesi bir şov yapmak istiyorsa yaptı. Netanyahu da bu vesile ile seçim öncesi bir kez daha gündem oldu. Ama bana kalırsa başına iş aldı. Mesela, Dahlan, Veliahd Prens ya da BAE, Umman ve Bahreyn’in, Sisi’nin, Hafter’in işi daha zor olacak. İran’da ne olacak ona bir bakmak gerek.

Zaten bölgede gerilim had safhada. Fırat kalkanı bölgesine doğru bir hareketlilik var  İdlib üzerinden. Daha önce yapılan hava saldırıları sonrası boşaltılan bir şehir rejim kuvvetlerinin eline geçerken, en önemli 2. İlçesi de bir yandan boşaltılırken, öte yandan boşaltılma tehlikesi ile karşı karşıya.

Macron, yılbaşında ülkenin Orleans kentinde askerlere yönelik düzenlenen toplantıda, uçak gemisi Charles De Gaulle’un Ortadoğu bölgesinde görevlendirileceğini söylemişti. Şimdi de gemi bizim münhasır bölgeden geçip Doğu Akdeniz’e girdi. Larnaka’ya bağlı Mari’de bulunan “Evangelos Florakis” deniz üssü bölgesine kurulması beklenen Fransız savaş gemilerinin barınacağı deniz üssü konusunda, incelemeler yapan Fransız uzmanların, Güney Kıbrıs’a geldiğini ve deniz üssünün kurulması beklenen alanda incelemeler yaptığı konuşuluyor. KKTC’de  bir hareketlilik var. Rus Yahudileri müteahhitliğe soyundu. İsrail bu bölgedeki gelişmeleri aktif olarak yakından izliyor.

MSB’den yapılan açıklamada, “12 Ocak 2020 tarihli ateşkes ilanına rağmen Astana ve Soçi Mutabakatları kapsamında görev yapan Gözlem ve Kontrol Noktalarımızın güvenliğini tehlikeye atacak her türlü girişime meşru müdafaa çerçevesinde en sert şekilde tereddütsüz karşılık verilecek ve mukabele edilecektir” dense de, Rusya destekli Beşşar Esad rejimi güçleri, taahhütlerini hiçe sayarak, daha önce boşaltılan İdlib›in en büyük ilçesi Maarratünnuman’ın tümüne hakim oldu ve 2. Büyük ve bombalandığı için boşaltılmış olan ilçesine yöneldi.

Bir yandan deprem tartışmaları, bir yandan Çin gribi ve şimdi de Filistin meselesi.

Trump “bulanık suda” balık avlamak istiyor. Filistinlilerin kanları ve gözyaşları üzerinden, İslam dünyasını karşısına alarak bir seçim kampanyası yapıyor aklınca ve akılsızca! “İsrail dünyanın üzerindeki bir ışık”mış.. “Tarihteki karanlık çağların tekrarlanmasına izin vermeyecek”miş.. Bu planla “Filistin’in İsrail’in güvenliğine tehdidi azaltılacak”mış. “Gelecekteki Filistin devleti kurulmasının şartları arasında terörü reddetmesi var”mış. Dayatmalara karşı çıkmanın adı “Terör” oluyor Trumpça’da. “Kudüs İsrail’in bölünmemiş başkenti kalacak”mış.. Trump “İsrail için çok şey yapmış”.. “Bana yardım edin” diyor aslında. Filistinlilere 4 yıllık bir süre tanıyor aklınca ama bu “ölü doğan” proje anında reddedildi. Bu adama göre “Gerçekte Kudüs özgür ve kurtarılmış”mış. “İslam dünyasının 1948›te yaptığı hatayı, İsrail›i tanımak yerine saldırma hatasını düzeltmesinin zamanı gelmiş”miş!!.

Bunların gözleri var görmüyorlar, kulakları var duymuyorlar, kalpleri var hissetmiyorlar. Dinle ey İsrail dinle. Söz dinlemeyenler topluluğu ve onlara yardım edenler, zamanın ayak seslerini dinleyin! La galibe illellah!. “Dünyanın kalbini dinle geliyor adım adım; Dallar meyve’ye dursun, toprak tohuma dursun, İnsan barışa dursun, selama dursun zaman. Sabır, savaş, zafer / Adım Müslüman”.

Karanlığın en koyu anı aydınlığa en yakın olduğu zamandır. Bize hayır gibi gelen şeylerde şer olabildiği gibi, şer gibi olan şeylerde Allah hayır murat etmiş olabilir. Karamsarlık yok. Bizi gören, duyan, bilen, hüküm sahibi, kadere, rızga ve ecele hükmeden, “ol” deyince olduran, “öl” deyince öldüren bir Allah (cc) var! Biz O’nun rızasının tecellisinin vesilesi isek, ne gam! Selâm ve dua ile.

Not: Bu Cuma inşallah meydanlardayız değil mi?