Çocuklarımız avucumuzun içinden kayıp gidiyorlar! 

Milli-Manevi değerlerimizle alay edip hakaret eden bir gençlikle karşı karşıyayız bugün!..

Yeni yetişen neslimiz, gittikçe her gün daha da ruhsuzlaşıyor, bencilleşiyor!. 

Tarihin karanlık çağlarındaki pagan vahşetini örnekleyen bir gençlikle karşı karşıyayız!

Annesine, babasına, komşusuna, hocasına, arkadaşlarına, yaşlılara, içinde yaşadığı topluma, ülkesine nefret kusan, önüne çıkan her şeyi yakıp yıkan, terör estiren, vahşice öldüren, vandallıkla sınır tanımayan bir gençlikle karşı karşıyayız!..

Alkol, uyuşturucu, cinsel sapkınlık ve porno bataklığında dibe batmış bir nesil ile karşı karşıyayız!


Batının kokuşmuş uygarlık ritüellerini zerkeden programlarla, bizim tertemiz ruhlu çocuklarımızı, gençlerimizi kirletmeye çalışan bir medya rejimi de, çocuklarımızı, gözümüzün içine baka baka elimizden alıyor ve bizi biz yapan her şeyden koparıyor çalıyor!

Şiddet dilinin hakim olduğu, ben merkezci, haram-helal çizgileri olmayan bambaşka bir toplum şekilleniyor gözlerimizin önünde..


Oysa bizim; hayalleri insanlığın kurtuluşu için 'Kızılelma'larla süslü olan Alparslanlar, Selahaddin Eyyûbiler, Fatihler yetiştiren bir medeniyet sistemimiz vardı..

Fetih ordularımız kadar Gazâlilerimiz, Yûnuslarımız, Mevlânâlarımız gibi dua ordularımiz da yetişirdi.. 

Bilim, kültür, sanat, mimari, askeri ve dînî alanlarda öne çıkan nice nice öncülerimiz vardı..

Çağ açıp, insanlığı ‘Hakikat’le buluşturarak mutlu eden bir sistem inşa etmiştik..

Sömürmeden, adalet ve merhamet ekseninde, barışı, selameti, huzuru ve güvenliği hâkim kılan bir nizam kurmuş, adil bir düzen getirmiştik Dünya’ya..

Peki ya şimdi?!..

Hayallerimizi yok ettiler önce!.. 

Bizi, şerefli, onurlu, merhametli, hayır sahibi, haksızlığa karşı duran,  yardımsever fertler olarak yetiştiren “kadim medeniyet değerlerimiz”den uzaklaştırdılar!

Sonra derin köklerimizden kopardılar binbir türlü kandırmacalarla.. 

Ne yaşayan kültürümüz kaldı, ne de değerlerimizi hatırlatıp toplumun önüne koyan entelijansiyamız!..

Bugün öyle bir işlerlik var ki; neresinden tutsak, neresini düzeltsek, nafile! 

Genç yaşında kavmin putlarını kırarak inkarcıları karşısına alan Hz. İbrahim (as) gibi veya yaşadıkları dinsiz kavimden ayrılarak mağaraya sığınan az sayıda gençten oluşan Ashab-ı Kehf gibi, kendilerini ahlaksızlıktan koruyan gençler yetiştirmedikçe; bu dünyada ne ile övünürseniz övünün, hepsi kuru birer ego tatmininden öte olmayacaktır! 


 

Geleceğimizin teminatı olan çocuklarımızın zihinlerinin felç, ruhlarının iğdiş olmasını engelleyecek, gençlerimize istikbalimiz adına heyecan, mefkure, coşku ve ufuk sunan bir sistem ikame etmeliyiz acilen! 


Vatana, millete dair, ümmete dair, mazlumlara ve insanlığa dair gelecek vaat eden bir sistem!

Hakikate, fazilete, ilim ve irfana dair iddiaları olan, kadim medeniyet köklerinden beslenen, ilkeli, ruh taşıyan bir sistem!..

İnsanlığa dair, hayal kuran, rüyaları olan, "haz ve hız" tuzağına düşmeyen, konfor ve  lüks peşinde koşmayan, emek veren, ter akıtan, kısa yoldan köşeyi dönme hevesine kapılmamış, vahşi popüler kültürün esiri olmayan, vatanperver, vizyon sahibi, şuurlu gençler yetiştiren bir sistemi ivedi hayata geçirmeliyiz!

Çocuklarına en büyük idealin; "en iyi okulları kazanarak, çok para getiren bir meslek sahibi olmak" değil, "AHLAK VE FAZİLET SAHİBİ OLMAK" olduğunu öğreten bir sistemi, ivedi yapılandırmalıyız! 

Rahmetli Nurettin Topçu'nun, 'Türkiye'nin Maarif Davası' kitabında belirttiği gibi:

“Bize bir insan mektebi lazım. Bir mekteb ki, bizi kendi ruhumuza kavuştursun. Her hareketimizin ahlaki değeri olduğunu tanıtsın. Hayâya hayran gönüller, insanlığı seven temiz yürekler yetiştirsin. Her ferdimizi milletimizin tarihi içinde aratsın. Vicdanlarımıza her an Allah’ın huzurunda yaşamayı öğretsin…” (TMD, 42).