Devletsiz (vatansız) dinî değerler ve örfler ya da dinî değer geleneği olmayan devletler; ruhsuz cesede veya cesetsiz ruha benzer. Ruhla cesedin buluşması nasıl hayatı sağlıyorsa, devletin, dinî değerler ve kültür ile barışıp kaynaşması da fert, aile ve toplum hayatının huzur ve saadetini sağlaması açısından kaçınılmazdır. Vatanımız ceset gibidir. Vatanın üzerinde kurulan devletin ruhu da dindir ve dinden beslenen örflerdir, değerlerdir, kısaca kültürdür. Sadece vatanımızda değil, tüm yeryüzünde maddi ve manevi güçlü bir devletimiz olmadan dini yaşama imkânımız

yoktur. Çünkü; inançlarımızı yaşayabilme özgürlüğünü bize sağlayacak olan düzenlemeleri yapacak olan devlettir. Dinî değerlere ve inançlara saygılı bir devlet ancak insanın varlık sebebi olan dinini ve inancını yaşama özgürlüğünü garanti altına alabilir. Firavun kavmine; “Musa’nın (as) Rabb’ine iman ederken benden izin aldınız mı?” ifadesinde olduğu gibi bugünün de çağdaş firavunlarını temsil eden Ergenekon çetelerinin ve onların patronları Siyonistlerin dinî inançlarımızın yaşanmasına tahammüllerinin olamayacağı aşikârdır. Birtakım mihrakların “Kamusal alana namaz, oruç ve örtü giremez” diyerek okullarımızda, devlet dairelerinde ve kışlalarda inancını yaşamak isteyenlere hayatı zindan etmeleri de bunu gösterir. Dinî değerlerin, örfün ve kültürün hayata ışık olmadığı vatanda tabii ki terör, şike, yolsuzluklar ve kaos olur! Tabii ki tüm bu bataklık sineklerinden beslenen çeteler olur. Bir futbol takımında bile gol yeme veya atmama adına para alıp takımını satarak taraftarına ihanet eden sporcuya neden şaşılır ki? İçi hava dolu bir top uğruna bu kadar entrika çevrilirken, vatan evlatlarının kanları ve canları üzerinde nasıl entrikalar çevrilebileceğini ve gençlerin hayatlarını tarumar eden uyuşturucunun ve terörün ne tür tuzaklar kurabileceğini varın siz tahayyül edin... Bin yıl kardeş yaşamış Sünni, Alevi, Türk, Kürt, Arap, Muhacir, Çerkez, Laz, Abaza, Çingene vs kardeşler topluluğunu ülkemizi bölüp yutmak için birbirine düşüren CİA ve MOSSAD’ın ülkemizdeki şubesi Özel Harb’in entrikaları, futboldaki şikeye mi benzer? Birinde gol üzerinden emeğin çalınması, diğerinde gençler üzerinden bir milletin geleceğinin heder edilmesi. Futbol tapınaklarındaki şikecilerin oyunlarını bozanlara karşı homurdananlar, Ergenekon’un ölüm hileleri karşısında neden sessiz kalıyorlar? Daha geçen hafta 13 asker yavrumuzu bu derin çete tuzağa düşürmedi mi? Polislerimiz, vatandaşlarımız aynı mihrak ve oyunlarla suikastlara kurban edilmiyorlar mı? Yıllar önce konferanslarımızda adres vererek sağ, sol ve ırkçı terörün ülkemizdeki merkezinin özel harp olduğunu duyurduğumuz için derin medyanın şikeli yayınlarıyla kamuoyu ve yargı eliyle linç edilmedik mi? Geçmişte yargıdaki dillere destan hukuk cinayetlerine sebep olan şikelerden bahsetmeyi zaten gereksiz görüyorum. İktidar partileri hukuk şikeleriyle kapatılıp, başbakanlar ve diğer siyasiler yasaklanıp haksız yere cezalandırılmadılar mı? Yedi kere gidip geldiğiyle övünen, sandıkta ve seçimlerde yaptığı şike taktikleriyle ülkemiz ve halkımızın tam otuz yılını çalıp gerilememize sebep olan siyaset cambazından daha büyük şike ustası mı var? Bütün bu ve benzeri ihanetler, futboldaki şikelere rahmet okutacak cinstendir. Geçmiş kırk yıldır başta bazı belediyeler olmak üzere, bazı bakanlıklar ve onlara bağlı bazı genel müdürlüklerde bir “şike” araştırması yapalım. İstisnalar hariç, ihalelerdeki şikeler sonucu kısa zamanda şikecilerin ve düzenbazların aile ve çevrelerinin nasıl semirdiklerine hayretle şahit olacaksınız. Orman arazilerini veya tarım arazilerini ucuza satın aldırıp imar değişikliği şikeleriyle iskâna açıp köşeyi döndüğünü sanan ahlaksızlarla, futbol şikeleriyle köşeyi dönen ahlaksızların arasında ne fark vardır? Hangi kuruma el atsak aynı yozlaşmayı, aynı hile ve şikeyi görmekteyiz maalesef. Demek ki kurutulamamış bu bataklığın sivrisineklerini Silivri’ye hapsetmekle işimiz bitmiyor. Değerlerimizle barışmayan ve vatandaşlarını ahiretteki büyük duruşma gününe hazırlamayan bir devlet, milleti için rahmet değil ancak felaket olacaktır. Unutmayın ki; futboldan medyaya, camiden kışlaya, okuldan meclise şikayet ettiğimiz tüm şikeciler, emek, nesil ve ekin hırsızları bu ülkenin okullarında tedrisat gördüler, Milli Eğitimimiz üzerinde hepimizin şahit olduğu sistematik hataları düzenlemeden, milli kültür ve inanç temelinde eğitimler vermeden bu tür olumsuzlukların önüne geçmenin imkanı yoktur maalesef.. Türkiyemizi 2023 yılına hazırlamaya doğru yerden başlamaz isek huzuru yakalayamayız. Toplumun huzuru ve selameti açısından, iktidar sahiplerinin neler yapması gerektiğini, önceliklerinin neler olması gerektiğini şu ilahî buyrukla onlara

hatırlatmak bizim üzerimize düşen bir vecibedir; “Onlar öyle kimselerdir ki, şâyet kendilerine yeryüzünde imkân ve iktidar versek, namazı dosdoğru kılar, zekâtı verir, iyiliği emreder ve kötülüğü yasaklarlar. Bütün işlerin âkıbeti Allah’a (cc) aittir.(Hac S.41)” Baş şikeci Şeytan ve yandaşlarının şek, şüphe ve hilelerinden kurtulmanın ve korunmanın tek yolunu Âkif’in diliyle tekrar ifade edelim; “Allâh’a güven, sa’ye sarıl, hikmete râm ol Yol varsa budur, bilmiyorum başka çıkar yol”. Not: Ana Hayat Yasamız Kur’an-ı Kerim’e kavuşma ayı ve gününde, Ramazanın rahmet denizinde, medeniyetimizin merkez üssü Mekke-i Mükerreme’de birlikte olalım inşallah. Bizimle Ramazan Umresine katılmak isterseniz... Bilgi ve kayıt için: www.nadidehac.com 0212 616 92 26