"Savaşçının en büyük gücü,onun niyetinin saflığındandır."
Don JUAN
Hayat;yaşadığınızı fark ettiğiniz anda başlar. Yaşanmışlık ise acı ve mutluluğu tarif ettiğinizde..
Sesler de ölürdü belli ki...
Belki de önce sesi ölürdü insanın..
Ve öldüğünde tüm kelimeler, sessizlik olarak doğar...
Esas olan sessizliğe boğulmadan önce savaşabilmek ,savaşçı olabilmek .Başkası için değil kendi için savaşcı olmak...
İnsan; önce kendini öldürür. Farkına varmadan,kendi hiçliğini, gerçekleştirir adım adım . Çoğu sözü ezbere bilir aslında insan. Ancak sadece bilir..
Yaşanmışlıklar bize :"Sevgide, evlilikte, anne- baba olmakta,dostlukta,iş yeri açma veya iş yeri çalıştırmada,ortaklıkta, dernek kurmada, siyasi bir harekete dahil olmada kısaca hayatın içinde olmaya dair her şeyde kurallar vardır." der. Ancak çoğu kez biliyorum der, o,çok bilen varlık, insanoğlu. Sadece bilir peki ya uygular mı?
Boşuna mıdır: "Çok bilen değil, uygulayan öncüdür." sözü ?
Mutlu olmak elimizde.
Nasıl mı? Hangi noktada olursak olalım vıcık vıcık yüz göz ilişkilere izin vermeyip ve önce kendinize sonra çevrenizdekilere kurallar koyarak yaşamak...İlk kendinin uyacağı kurallar koyarak yaşamak.
- Sadık olmak  koşulsuz,
- Onun hoşnut olmayacağı durumlardan uzak durmak veya hoşnut olmayacağı durumlar ile ilgili açıklayıcı açıklamalar da bulunmak. Olumsuz sonuçlar ortaya çıkmadan önce..
- Açık olmak,ne istediğini bilmek.
- Kurallarının çiğnendiği zaman vazgeçeceğini hissettirmek ve vazgeçebilmek.
- Dinlemek.
- Değerli olduğunu  hissettirmek.
- Sadece ticari değil ;tüm ilişkilerde netliğini ortaya koyan bir anayasa oluşturmak .
Örnek:
•evlilik sözleşmesi,
• aile içi kurallar sözleşmesi,
• dostluk ya da arkadaşlıklarda kurallar sözleşmesi,
• ortaklık hukuku sözleşmesi ...vb
Ticarî sözleşmeler hariç her sözleşmeyi illa ki yazılı yapmak, imzalamak zorunda değilsiniz . Kurallarınız açık ve net olduğunda, öncelikle sizin hareketlerinize yansıdığında bilin ki mutluluk size hiç uzak olmayacak. Önce siz arınacaksınız kendi hantallıklarınızdan sonra varsa çevrenizde sorunlu ne kadar kişi kurtulacaksınız onlardan.Kendi benliğinize saygın ve mutlu hale geleceksiniz.
Nasıl kurallar?
- eşiniz ile bütçe planlaması,
- sevdiğiniz biri ile hitabet noktasındaki beklentiniz,
- çocuğunuz ile ev içi kurallar ,
- ortağınız ile beklentileriniz,
- çalışanlarınız ile beklentiler ve kurallar ile ilgili net tavrınız,
- dernek üyeliği öncesi aidat veya toplantı saatlerine dönük net tavrınız....
Yani önce ne istediğini bilmek.Psikoloji denen şey basite alınacak kadar küçük sonuçlar doğurmaz.
Bir bakarsınız ki vücudunuza zarar vermeye başlamışsınız, bir bakarsınız ki sesinizi kontrol edemiyorsunuz, bir bakarsınız ki siz,siz olmaktan çıkmışsınız!!!
İşte tam da bu noktada " Bir baktım ki " demeden önce gelin kendi muhasebenizi yapın. Bu muhasebe,bazen size olumsuzmuş gibi gelebilir.
Her şeyinizi ama her şeyinizi kaybedettiğinizi düşündürebilir. Ancak benliğinizi bulan ve sizi siz yapan bu sözde kaybediş ;emin olunuz ki size çok daha büyük getiriler sunar.
Davranış doğruysa mutluluk yakın!
Birkaç kıssadan hisse:
Balığın karnındayken Hz. Yunus sürekli olarak Enbiya Suresinin “Senden başka hiçbir ilâh yoktur. Seni bütün noksanlıklardan tenzih ederim. Gerçekten ben haksızlık edenlerden oldum” 87. ayetini okur.
Ne olmuştu?
Allah'ın sözü vardı kavmine dönük ancak Hz Yunus dayanamayıp kavmini terk etti. Kavmin Allah'a döndüğünü görünce haya ederek Rabbine sığındı. Denize atıldı, balık onu misafir etti. Deniz karanlık, gece karanlık ve balığın içi karanlık.. Üç karanlık içinde üç karanlık ...
Gerçekliği anlayıp düzeltmek için önce herşeyden vazgeçebilme üstünlüğünü gösterip sonra tövbe ile arınınca kazanan oldu. Üç karanlık oldu üç koca dost..
Sonuç: Kaybetti denilince gelen sonsuz kazanç. Ancak o sonsuz kazanç için hakikata uygun bir temsiliyet ve var olandan vazgeçmek.
Züleyha'nın Duası;
“Rabbim, dedi, senden artık beni bu dünyaya,salt bu dünyaya bağlayacak olan şeyi istemiyorum. Bana öyle bir kalp ver ki senin yakınlığını istemekten başka hiçbir isteği içinde barındırmasın. Öyle bir ışık bırak ki kalbime, bir daha onu söndürmek mümkün olmasın. Öylesine asıl olanı göster ki bana, öyle ki surette aklım bile kalmasin..."
Hz. Züleyha; dillere destan bir sevdanın kahramanı..
Ancak süreç içerisinde kurallara aykırı davranmanın mutlak acı sonucu ve belkide herkese göre hepten kaybediş ...
Evet, gerçekten de süreç önemli ise kaybediş...
Sonuca baktığımızda ise,sürecin iyi analizi ve süreç esnasındaki hatalardan arınma. Arınma adına, Elindeki her şeyi itme..
Kör,yaşlı ve yalnız ZÜLEYHA..
Sonuç:
Bir başka anlatıma göre Züleyha, Yûsuf zindana atıldıktan sonra yaptıklarına pişman olur. Yûsuf zindandan çıkıp Mısır’da önemli mevkilere geldikten ve aziz öldükten sonra Züleyha tamamen gözden düşer, servetini kaybederek bir kulübede yaşamaya başlar. Zaman içinde yaşlanıp gözleri kör olur, ayrıca puta tapmaktan vazgeçip hidayete erer. Yûsuf bir gün atıyla saraya dönerken Züleyha onun yoluna çıkar ve tekrar karşılaşmış olurlar. Züleyha Yûsuf’tan kendisi için dua etmesini ister.
Hatasını anlayıp her şeyden ama her şeyden vaz geçen Züleyha; vazgeçmenin ödülünü yeniden gençleşme,gözlerine kavuşma ve Yûsuf'u na kavuşma olarak alır.
SONUÇ:
Hayat;yaşadığınızı fark ettiğiniz anda başlar.
Yaşanmışlık ise; acı ve mutluluğu tarif ettiğinizde..
Yaşama diyorum ...? ; Hiçbir şeyin, hiçkimsenin acısını yaşama...Sonu gitmek olan her başlangıcın, sevginin..gelişi hiç olmamıştır.."Gitme" demenin ne önemi var? Yalan söyler aslında,bütün gitme diyenler. Gitmeni gercekten istemeyen bunu sözüyle değil, sana yaşattıkları ile gösterir..
Sevdiğin, çocuğun,arkadaşın, ortağın, akraban,çalıştığın, çalıştırdığın.....
Her kim varsa.
Muhasebeni yap. BİSMİLLAH de..