Gündem dediğimiz şey, bütün medyatik yönlendirmelere rağmen kendi ilgi alanlarımıza bağlıdır. Kim ne kadar bağırırsa bağırsın, zıplarsa zıplasın; duymak istemediğimiz sesi, görmek istemediğimiz nesneyi duymaz ve görmeyiz.

Belediyecilik ise istisnasız hepimizin hayatında kesin yeri olan bir mesele olduğundan bigâne kalmak gibi bir lüksümüz yoktur.

Kaçınılmaz olarak, kapımızın önünden geçen sokağa onlar hükmedecek, çöpümüzün akıbetini onlar belirleyecek, içtiğimiz suyun kalitesini onlar tayin edecektir. Bu durumda ne olursa olsun, kim ne yaparsa yapsın demek gerçekten büyük bir umursamazlık olur. Sonuçları bakımından bizi direk etkileyen olaylara bir şekilde müdahil olma imkânımız varsa bunu kullanmamız gayet normal bir davranış olur.

Fakat ülkemizde neredeyse pek çok şey gibi belediyecilikte olması gereken normal anlamından çok farklı yerlere sürüklenebiliyor. Müspet ya da menfi bakış açımızı belirleyen, belediyecilik hizmetlerinden çok siyasi duruşumuza, dünya görüşümüze göre şekilleniyor.

Oysa çok basit ve sıradan işler gibi görünse de; hepimizin hayatını kolaylaştıracak, işlerimizi yoluna koyacak, modern şehirlerin çekilmez yaşam tarzını biraz olsun hafifletecek şeyler isteyebiliriz ve bu isteklerimizi seçmemiz için önümüze adaylar koyanlardan isteyebiliriz.

Adayları biz tayin etmediğimiz için, sürece ancak aday tayin edenleri etkileyerek katkıda bulunma şansımız olabildiğinden böyle diyorum.

Sıradan bir vatandaş olarak, bir belediyeden beklentilerimi kısaca yazmak istiyorum.

  1. İçtiğim suyun temiz olmasını tercih ederim, musluğumdan içebileceğim kalitede su akması gerekir.
  2. Yakıt olarak kullandığım gazın sorunsuz ve güvenli olarak bana ulaşmasını isterim. Kömür yaksaydım bacalara filtre mecburiyeti isterdim ki zehir solumadan yaşama imkânımız olsun.
  3. Sokak ve caddelerde yaya kaldırımlarının mutlaka olmasını, engelli ya da bebek arabalı kişiler için mutlaka uygun rampalar yapılmasını isterim. Kaldırımların ortasında yürüyenleri engelleyen ağaç, direk ya da işyerlerinin sergilediği ürünlerinin kaldırılmasını isterim. Mesela görme engelliler için uygulanan çizgili kaldırım üzerine park eden araçların süratle kaldırılmasını, sahiplerinin bir daha yapmayacak kadar ciddi miktarda cezalar almasını isterim.
  4. Kaplaması ne tür olursa olsun, rögar kapaklarının yol ile aynı seviyede olmasını isterim. Araç kullanırken ya da toplu taşımada tekerlerin çukurlara düşmediği ya da ani yükseltilerle sarsılmadığımız kalitede olmasını tercih ederim.
  5. Trafik için belediyelerin radikal çözümler üretebileceğini sanmıyorum ama en azından trafik zabıtalarının araçlar içinde gezinmekten daha fazlasını yapabileceğini umuyorum. En azından rastladıkları kural ihlallerine yetkileri kadar müdahale etmelerini isterim.
  6. Mümkün olan her yere kamera ve radar kontrolleri uygulayarak kural ihlallerinin kişi ya da kurum aracı olduklarına bakmaksızın, herkese en yüksek cezaların yazılarak engellenmesini isterim.
  7. Parklar başta olmak üzere şehrin mümkün olan her yerinin, orta refüjler dahil ağaçlandırılmasını, yeşillendirilmesini isterim. İmara açılan engebeli ve aslında insan yaşamına uygun olmayan alanların yeşil alan olarak ayrılmalarını ve ağaçlandırılarak korular haline getirilmelerini isterim.
  8. Belediyelerin kültürel faaliyetlerini en aza indirmelerini, mümkünse tamamen kaldırmalarını tercih ederim. Bu alanın şehircilik gibi asli belediye hizmetleriyle bir alakası olmadığını düşünüyorum. Tiyatro, konser ve konferans gibi etkinliklere belediyelerin bütçe ve zaman ayırması, bu alanlarla hiç ilgilenmeyen büyük halk kesimlerinin haklarını heba etmek gibi geliyor. Buna Ramazan etkinliklerini de dahil ediyorum.
  9. Toplu taşımada çok geri kaldığımızı herkes biliyor ancak belediyelerimiz bu alanda gereken adımları atmakta hala çok yetersiz ve eksik; şehrimin her yerine toplu taşıma ile süratle ulaşabilmek isterim. Özellikle trafiği etkilemeyen metro çözümünün uygulanması gerekir.
  10. Belediye başkanlarının sürekli ve sık sık, halk ile etkileşimde olması gerektiğini düşünüyorum. Cami ve pazar yeri gibi halkın toplandığı mekânlarda bulunmalarını, şikâyet ve istekleri direk dinlemelerini isterim. Bu hem onların hem de halkın menfaatine olacaktır.

Bunlar ilk etapta aklıma gelen çok genel şeyler olabilir, her birimizin benzer farklı beklentileri de olacaktır. Ama isteklerimizi basit tutmamızda yerine gelme ihtimali bakımından fayda olduğunu düşünüyorum. Afaki şeylerle vakit kaybetmek yerine gerçek ihtiyaçlarımızı istemek ve beklemek daha hayırlı olur diye umut ediyorum.

Temennim, esas konunun “halkın dünya ve ahiret saadeti” olduğu konularla meşgul olmamızdan ibarettir.