Yazıdır yazılır, sen okuyanın ne anladığına bak.

Güneştir doğar, sen batarken ufuktaki kızıllığa bak.

Mevsimdir gelir, sen ne getirdiğine bak.

Eylüldür sevilir, sen ne götürdüğüne bak.

Teröristtir saldırır, sen kimin hesabına yazıldığına bak.

Binadır yıkılır, sen enkazında kimin kaldığına bak.

Emperyalisttir işgal eder, sen kimin direndiğine bak.

Kahramandır direnir, sen kimin ihanet ettiğine bak.

Bu formatla bütün bir hayatın hikayesini alt alta dizebilirim. Sözün gücünün kıyamete kadar devam edeceğinden eminim. Ancak insanların sözü dinleyeceğinin bir garantisi yok, hiçte olmadı zaten.

Gördüğüne inanmak, duyduğuna inanmaktan baskındır hep. Kulak yalan duyar da göz yalan görmez sandığımızdandır bunca aldanışımız oysa.

Baksanıza gözlerimizin önünde oynanan onca oyundan payımıza seyircilikten başka bir rol düşmüyor. Buna sevinsek mi üzülsek mi orası da ayrı bir konu. Oyun dışı kalmak olsaydı mesele sadece, sevinirdik ama biz tarih dışı kalıyoruz gibi.

Kimlerin kimin hesabına iş gördüğünü, hangi işin kimin planı olduğunu, komplo teorilerini ve gerçekleri, duyduklarımızı ve gördüklerimizi bilemez olduk.

Kim ne kadar gördüyse, gerçeği o kadar sanıyor. Belki de gerçek, gerçekten o kadardır da biz emin olamıyoruzdur. Eksik sandıklarımız tamdır. Olması gereken budur.

Kendimize ve tercihlerimize çok değer biçtik sanki, sanki dünyayı çeviren el bizimdir…

Kim ne için, ne yaparsa yapsın; biz gördüklerimizle mutlu olmayı seçtik. Yalan ya da illüzyon olma ihtimaline rağmen gözlerimize inanıyoruz.

Bir de, inandıkları için canlarını verenlere inanıyoruz, onlar kadar kesin inanmaktan daha büyük bir iman yoktur zira.

İnanmak huzur ve mutluluk sebebidir. Gördüğüne inanmak, duyduğuna inanabilmek rahatlıktır.

Kesin olarak biliyor ve inanıyoruz ki; Allah(cc), Amerika’dan büyüktür. Her işi yöneten ve yaratan, izinsiz hiçbir şeyin olamayacağı yegane güç Allah(cc)’dir. “Allahu Ekber” derken gerçekten O’nun büyüklüğünü tasdik ve ilan ediyoruz.

İnsanlar sayısınca söz var evet, bir gün söylenecek bir şey kalmayacak diye beklerken, aslında sözün hiç bitmeyeceğini idrak ediyoruz. Kıyamete kadar konuşacak insanoğlu, dinleyen olsa da olmasa da susmayacak.

Neyse ki melekler var ve her şeyi dinleyip, kayıt altına alıyorlar. Kıyamet günü merak ettiklerimizin kesin ve doğru cevaplarını alacağımızdan şüphe yok. Sırf bu sebeple bile kıyamet sevilecek bir hadise. Düşünsenize gizli-saklı kalmayacak, merak bitecek, yalan yok olacak! Fazla kafaya takmaya gerek yok.

Büyük hesabın hesabını yaparak dünyalık hesap yapanlara ne mutlu…