Değerli Okuyucularım;

Bazı haberler vardır ki, bunların üzerinde biraz düşünmek gerekir. İşte bugün okuduğum bir haber bu türdendir. Buna göre Erzincan'da koronavirüs salgını sebebiyle uzun saatler çalışmak zorunda kalan Doç. Dr. Faruk Karakeçili’nin oğlu 8 yaşındaki Mehmet Deniz, zaman zaman babasıyla birlikte yattığı yastığın kılıfının değiştirildiğini fark edince "Yastığımın kılıfını değiştirmişler, babamın kokusu gitmiş, yumuşaklığı gitmiş, önceki yastığım güzel kokuyordu, babamı özledim." diyerek gözyaşlarına boğuldu.

Bir evladın anne veya baba hasretini onların kokularıyla teselli bulması, ne kadar manidar ise bir anne veya babanın çocuklarının kokusu ile huzur ve hatta şifa bulması da o kadar ibret vericidir. Mezkûr haber, bana geçmiş yıllarda yaşanmış olan başka bir haberi hatırlattı. Bu haber de Arjantin'in Posadas kentinde polislik yapan 5 aylık hamile kadın Amelia Banna ile ilgiliydi. Amelia, bir trafik kazası sonucu beyin kanaması geçirerek komaya girdi. Bilinci bir türlü açılmayan kadın, 2 ay sonra sezaryenle bir erkek bebek dünyaya getirdi. Amelia'nın kız kardeşi, doktorlardan izin alıp Santino adı verilen 1 aylık olan bebeği yoğun bakım odasına götürdü ve annesinin göğsünün üzerine koydu. 3 aydır komada olan Amelia'nın nefes alıp verişleri birden değişmeye başladı. Birkaç dakika sonra gözlerini açan Amelia, oğlunu görünce ağlamaya başladı. Birkaç gün içinde konuşup sorulara kısa cevaplar vermeye başlayan Amelia'nın gösterdiği bu gelişme, hekimler başta olmak üzere herkesi şaşırttı.

İnsan kokusunun, kişiler üzerindeki etkisi hakikaten araştırmaya değer bir konudur. İsterseniz buna ilk önce Peygamberimizin (sav) sözleriyle başlayalım. İşte size bu bağlamda çok düşündürücü bir-iki hadis-i şerif:

“Evlat (çocukların) kokusu, cennet kokusudur. (Hayırlı) Evlat dünyada nur, ahirette sürurdur (sevinçtir).” (Camiü’s-Sağîr; 2: 2285).

Her bebek, İslâm fıtratı üzerine manevî yönden tertemiz olarak dünyaya geldiğine göre, hangi anne ve babadan olursa olsun en yoğun “cennet kokusu” da bir bebekte olmalıdır. Nitekim Hz. Peygamber (sav), “Her doğan, İslâm fıtratı üzerine doğar. Sonra, anne-babası onu Hıristiyan, Yahudi veya Mecusi yapar.” buyurmaktadır. (Buhârî, cenâiz 92). Buna göre çocuk gelişimiyle birlikte bu manevî kokunun etkisi, sosyal çevrenin etkisiyle azalabilmektedir. Bir başka ifadeyle zamanla temiz fıtratını/maneviyatını yitiren her insan, cennetten emaneten almış olduğu bu manevî kokuyu da yitirebilir. Diğer taraftan iman ve ihlâs üzere yaşayan her mümin, hangi yaşta olursa olsun, Allah’ın bahşettiği bütün diğer nuranî özelliklerini de her daim korur. Masum çocuklar ise, sevdikleri anne ve babalarının kokularından huzur ve güven bulmaları, bu fıtrî gücün bir dış yansıması olsa gerek.

Bebek Kokusu Hakkında Bilim Ne Diyor?

Bebeklerin güzel kokmalarının sebebi, kıl diplerindeki salgı bezleriyle ilgilidir. Ter bezleri de henüz gelişmediği için, salgı bezlerinin ürettiği yağlı salgılar, bebeklerin daha güzel kokmalarını sağlamaktadır. Bu güzel kokuların, anne ve babanın üzerinde neden bir olumlu etki yaptığı ise halen bir muammadır. Aynı durum, bir çocuğun anne veya baba kokusuyla neden bu kadar teselli bulduğu da henüz tam olarak bilinmemektedir. Bir anne nasıl oluyor da bebeğini koklamasıyla bütün yorgunluğunu hemen unutuveriyor?

“Frontiers of Psychology” dergisinde yayınlanan bir araştırmaya göre bebeklerin geceliklerini koklayan yeni anne olmuş olanlarla çocuğu olmayan kadınların beyinleri incelenmiştir. Her iki gruba mensup kadınların beyninde mutluluk hormonu olarak bilinen “dopamin” salgılanmıştır. Araştırmalar, bebek kokusunun anneleri/kadınları daha çok şefkatli hâle getirdiğini, anne-bebek arasındaki manevî bağını daha da kuvvetlendirdiğini ve himaye edici bir fonksiyona sahip olduğunu göstermektedir. Araştırma grubunun bir üyesi olan Dr. JohanLundström, herkeste farklı olan beden kokusunun en az 120 kimyasal karışımından ibaret olduğunu belirtiyor. Ama bebeklerinkinin hangilerinden ve hangi dozajda olduğu henüz bilinmemektedir. Büyük bir ihtimalle yeni doğan bebeğin cildinde henüz ana rahmindeyken anneden geçen hormonlarla uyarılıp yağ salgısı ile oluşan “verniks” denen koruyucu yağlı madde, bebeğin sadece doğal kremi ve antioksidanı olmaktan öte ayrıca güzel kokunun salgılamasına da vesile olmaktadır. Yeni doğan bebeğin vücudunda bulunan bu özel madde, cildin emmesi ile birlikte 2 ay gibi etkisini koruyabilmektedir. Dolayısıyla anneden birçok biyolojik/kimyasal özellikler taşıyan bir bebeğin kokusu, annenin fizyolojik ve ruhsal yapısı üzerinde daha çok etkili olmaktadır.

Hz. Yusuf'un Kokulu Gömleği, Babanın Hasret Acısını Nasıl Dindirdi?

Kur’ân, Hz. Yusuf kokulu gömleğin üzüntüsünden göz nurunu yitiren Babası Hz. Yakub için şifalı geldiğini belirtir:

“O (Yusuf, kardeşlerine) dedi ki: …Şu benim gömleğimi götürün de onu babamın yüzüne koyun, (gözleri) görecek duruma gelir...Kervan (Mısır’dan) ayrılınca babaları, “Bana bunak demezseniz, şüphesiz ben Yûsuf’un kokusunu alıyorum” dedi. Oradakiler: “Vallahi,” dediler, “sen hâla, o eski saflığında devam etmektesin. Müjdeci gelip de gömleği Yâkub’un yüzüne sürünce gözleri açıldı ve: “Ben sizin bilmediklerinizi Allah tarafından vahiy yolu ile bilirim dememiş miydim?” dedi.” (Yusuf: 92-96)

Buna göre Hz. Yusuf, Mısır’da vezirlik makamındayken, gömleğini kardeşleri vasıtasıyla babasına gönderir.Rüzgar, Allah’ın izniyle Yusuf’un kokusunu hemen babasına müjdeler veya başka bir yaklaşımla baba, gömleğin yola çıktığı bilgisini vahiyle alır. Buna bağlı olarak da Hz. Yusuf’un kokusu kendisine hakkel yakın olarak tattırılır. Daha sonra gömleğe bizzat kavuşan baba, onu yüzüne sürer ve oğlu için ağlamaktan kör olan gözleri açılır. Ancak bir babanın “Yusuf’un kokusunu alıyorum” sözü, acaba kokunun fizikî olarak rüzgârla taşınılabildiğinin ve kokunun da kişi üzerinde şifa etkisi yapabildiğinin bir göstergesi olabilir mi?

Hz. Yusuf kıssası bize bir peygamber örneğinde gösterildiği üzere yetişkinlerin de kendilerine özgü algılanabilen kokuları olduğunu göstermektedir. Bunu anneye/babaya has kokuyla da belgelendirebiliriz. Konumuzla bağlantı kurarak, belki de şimdiden şu tespitte bulunabiliriz: Anne veya baba için çocuğun kokusu şifa verecek kadar özel olduğu gibi bir çocuk için de annenin veya babanın kokusu aynı müspet etki yapacak kadar çok özeldir.

Özetle

Bir çocuğun hasret duyduğu babasının kokusuyla teselli bulması ile gözlerine ak düşen Hz. Yakub’un iyileşmesi arasında bir paralellik şimdi kurabiliriz. Evlat hasretine bağlı olarak çekilen ıstıraplar, aktifleşen kötü huylu genler,Hz. Yakub’un hastalığına sebebiyet vermiş olabilir. Hz. Yusuf’un babasıyla yeniden kavuşma isteğine bağlı olarak Allah’a yaptığı duaların meydana getirdiği titreşimler, evrene (belki de meleklerin bu görevi üstlenmesiyle) yayılmış ve babasının ruhuna ulaşmış olabilir. Bu duygular, babasının manevî yönden rahatlamasına vesile olmuştur. Hz. Yusuf’un, babasının şifa bulması için, özellikle kendi kokusunu (kendi genlerin frekansını) barındıran gömleğini göndermesi (yani benzer frekansta başka bir uyarıcı vasıtasının devreye girmesi) ile babasının bünyesinde harekete geçen iyi huylu genler, kötü huylu genleri yok etmiş olabilir. Böylece gerek duanın, gerek gömleğin frekansı ve evrene yayılması, gerekse gömleğin koklanması ile Hz. Yakubyeniden sağlığına kavuşabilmiştir. Modern tıp bilimi, henüz evlat/ebeveyn veya ebeveyn/evlat arasındaki genetik kokunun müspet ilişkisinin sırrını açıklamakta zorluk çekse de mezkûr haberde geçen çocuğun yeniden teselli bulması için, kendisine babasının kokulu gömleği verilmelidir. Ta ki baba hasreti, vuslat ile bitesiyi kadara…

Prof. Dr. Ali Seyyar