Ülkemizde ve Ortadoğu’da terörü bitirme çabaları tüm hızıyla sürüyor. Bu çabalar arttıkça, çözüme yönelik adımlar sıklaştıkça terör odakları da kanlı saldırılarını arttırıyor ve arttıracak. Yine genç fidanlar, kadınlar ve çocuklar bu canilerin saldırılarına hedef oldular. Rabbimden şehitlerimize rahmet, yaralılarımıza şifa ve acılı ailelerine sabırlar diliyorum. Bu terör belasından kurtulmak adına girişilen uluslararası temaslar da artıyor. Mısır, Libya ve Tunus gezileri, Birleşmiş Milletler Teşkilatında yapılan tarihi programlar ve konuşmalar, tüm dünyaya ve özellikle İslam Dünyasına barışın, birlik ve dostluğumuzun önemini bir kez daha hatırlatmış oldu. Türkiye, sadece kendi terörünü değil, bir virüs gibi tüm terör örgütlerinin içine sızmış bu örgütleri kendi emelleri doğrultusunda yönlendiren ve eylem yaptıran, terörü bir dış politika argümanı ve bir tehdit unsuru olarak açıkça kullanabilen küstah Siyonist İsrail terörünü de dünya gündemine taşımayı başardı. Tüm bu, iç ve dış terör odakları ile yapılacak mücadelede başarıya ulaşmamız Allah’ın yardımına bağlıdır. Hakkın yardımını ve rızasını sağlayacak zemin ve şartları oluşturmak gerekir. Bu ilahi barış şartlarının başında hakiki imandan sonra, kardeşlik ve birlik ilacı gelmektedir. Kavmiyetçilik, mezhepçilik, meşrepçilik, particilik, menfaatçılık ve nemelazımcılık gibi hastalıklar bu terör ateşinin en tehlikeli yakıtlarıdır. Bu hastalıklar sebebiyle “İnkar edenler birbirlerinin dostlarıdır. Eğer siz de (Müminler olarak) kendi aranızda dost olmazsanız yeryüzünde kargaşalık, fitne ve büyük bozgun çıkar. (Enfal S.73)” ilahi mesajında haber verilen acıları, ızdırapları, çileleri birlikte yaşıyoruz. Terörün acıları bitmiyor. Yıkılan yuvalara, sönen ocaklara, öksüz kalan çocuklara yenileri eklenmeye devam ediyor. Terörün pazarı da Müslümanların yaşadığı ülkeler. Dış güçler başta Türkiyemiz, Afganistan, Filistin ve Irak olmak üzere tüm halkı Müslüman ülkelerde piyonları vasıtasıyla hem canımızı hem de silah pazarlayarak malımızı alıyor. Terörün panzehiri İslam’dır. Onun için dünyanın baş belası Siyonizm ve taşeronu Ergenekon çeteleri irtica adına İslami değerleri yok etmek ve terörün bataklığını yaygınlaştırmak için olanca gücüyle çalışıyorlar. Bilhassa ırkçılık ateşini her yerde körüklüyorlar. Şehid cenazelerinin arkasında “Kahrolsun Siyonizm”, “Kahrolsun Ergenekon” diye slogan atıldığını hiç duydunuz mu? PKK çetesinin sadece bir plaka olduğunu, terörün arkasındaki patronları halen öğrenemediğimizi üzüntüyle görüyoruz. Baş terörist şeytan ve yandaşı Siyonist İsrail’in güdümünde olan Amerika, Avrupa vs. emperyalist devletleri yıllarca dost ve kardeş olmuş kavimleri birbirine düşman etmeyi maalesef başarmışlardır. “Ayrılın, devlet olun” tuzağıyla bunu gerçekleştirdiler. Bunu önce cihan devleti Osmanlı’yı yıkmak için denediler. Ve kirli emellerine kısa zamanda ulaştılar. Arap kavmine bu arzuyu pompaladılar ve bu kardeşlerimizi Osmanlı’ya düşman ettiler. Bir zamanların tek süper gücü Osmanlı Devleti toprakları üzerinde yutulmaya hazır parçacıklar halinde elliye yakın devletçik oluşturdular. Osmanlı’ya katılmakta direnen Türkî Cumhuriyetlerinin hali Orta Doğu ve Afrika devletçikleri gibi pürmelal. Rus ve Çin emperyalizmi altında hâlâ inim inim inliyorlar. Şimdi bu ülkeciklerde tefrika var, işgal var, kan var, gözyaşı var. Kuzey Irak’ta kurulan Kürdistan ve diğer oluşumlar da geçicidir, tuzaktır, aldatmacadır! Önce Irak’ı kavmiyetçilikle ikiye böldüler. Şimdi de mezhepçilikle de yeniden bölüp yutmaya devam etmeyi planladılar. İslam aleminin lider ülkesine kavuşacağı bir ortamda Türkiye’mizde de “ayrıl, devlet ol” tuzağı yeniden alevlendirildi. Şimdi de Kürt kardeşlerim bu tuzağa düşürülmek isteniyor! Amerikalılar, binlerce kilometre öteden villasını, ailesini bırakıp Kürt kardeşlerimize devlet kurmak için ölmeye mi gelecek? Böyle ahmak ve aptal bir Avrupalı ve Amerikalı nerede olabilir ki? Suriye’den, Fransa’dan hatta Ermenistan’dan çarpışmak için Kandil Dağı’na gelen Ermeni çeteleri neden Kürdün devleti için ölmeye gelsin? Bu tuzağa akıl,

vicdan ve iman sahibi bir Müslüman Kürt nasıl inanabilir ve bu tuzağa nasıl düşebilir? İnancım odur ki; kadim tarihimiz boyunca acısı bir, sevinci bir, sevdası bir, kavgası bir olmuş Müslüman Kürt kardeşlerimiz bu oyunu dün olduğu gibi bugün de bozacaklar ve Allah’ın izniyle bu tuzaklara düşmeyeceklerdir. Gafletimizle ve içimizdekilerin ihanetiyle dünyanın yönetimini ele geçiren emperyalist canavarların “Böl, parçala ve yut” taktikleri bilinmiyor mu? Bu filmleri daha evvel seyretmedik mi? Yaşamadık mı? Akıl ve basiret sahibi ferasetli bir Müslüman yılan deliklerinden iki defa ısırılır mı? Nebevi ikazların ışığında o halde gelin hep beraber kardeş olalım, “Bölünmeyelim, parçalanmayalım ve yutulmayalım!” Yaratıcımız, yaşatıcımız ve yöneticimiz Allah (c.c) iktidarımıza adalet ve hakkaniyet ölçüleri içerisinde güç, kuvvet ve yardım ihsan etsin