Türkiye’miz bir avuç eşkıyayla değil, başta baş terörist İsrail olmak üzere tüm süper zalim ülkelerle savaşıyor. Onun için gün; birlik, beraberlik ve kardeşlik günü. Gün; şahsi hesaplardan ve şehitlerimizin kanından oy avcılığı yapma ahlaksızlığından arınma günü. Bir ülke düşünün ki;

rıyla mücadele ederken, Meclis içi üçüz muhalefet partileri terörün ve teröristin yanında olmaktan utanç duymamaktadırlar. BDP açık ve net özel harbe bağlı Ergenekon terör örgütünün taşeron firması PKK’yı desteklerken, CHP ve MHP terörizmin müteahhidi özel harbin plakası olan Ergenekon’un avukatlığına devam ediyorlar. Bu bir ülke için yapılabilecek en büyük ihanettir. Terörle mücadelede iktidarımız yalnızlaştırılmak istenmektedir. Türkiye’miz şu seçenekleri tercihle karşı karşıyadır; Ya İsrail’in sadık dostu ve taşeronu olacak ya da terörle mücadeleyi tercih edecek. Türkiye’miz, ya Siyonizm adına Suriye ve İran’la savaşmaya razı olacak ya da bu terörle mücadeleye devam edecek. Türkiye’miz, ya Afganistan’da Müslüman kardeşlerimizle savaşmayı kabul edip Amerikalıları memnun edecek ya da bu PKK belasıyla mücadele etmeye devam edecek. Türkiye’miz, ya savunma sanayinden vazgeçip İsrail-ABD gibi emperyalist ülkelerden, şifreleri ellerinde olan savaş uçaklarını ve silahlarını tekrar almaya başlayacak ya da terörle mücadeleye razı olacak. Türkiye’miz, ya dış güçlerin ortak paylaşım pazarı olan Doğu, Ortadoğu ve Afrika pazarında söz sahibi olmaktan ve sömürülen bu ülkelere hem yardım hem de ihracat yapmaktan vazgeçecek ya da bu terör belasıyla mücadeleyi tercih edecek. Ya sağlıkta yaptığı sömürü musluklarını kesme devriminden vazgeçecek ya da terörle mücadeleye devam edecek. Türkiye’miz, ya insan hak, hürriyet ve özgürlüklerin elde edilmesi adına başlattığı hukuk devrimlerinden vazgeçecek ya da bu terör mücadelesine devam edecek. Türkiye’miz, ya terörün bataklığı olan cehalet, alkol, fuhuş, kumar ve uyuşturucu gibi şeytan tuzaklarıyla mücadeleye devam edip, imanlı, ahlaklı, vatansever ve şahadete hazır bir nesil yetiştirmek için çalışmaktan vazgeçecek, ya da bu anarşi terör merkezli faşizm belasıyla uğraşmaya devam edecek. İktidarımız, halkımızın mutluluğu için hayırlı ve imanlı bir nesil yetiştirme ve ülkemizin kalkınarak dünyada söz sahibi olma mücadelesini tercih edince, dış ve iç şer güçler el ele vererek terörün dozajını artırdılar. Bu terörün kökünü kazıyacak tedbirlerden biri olan anayasaya değişikliği çalışmalarını önlemek isteyen güçler ise hemen şartele bastılar. Bir kısım medya ve satılmış kalemleri terörü körüklemek için geçmişte yaptıkları gibi tahriklere devam ediyorlar. Bununla da bir Türk ve Kürt çatışması hedeflenmektedir. Olağanüstü hal istekleriyle yeniden cuntanın kurtarıcı rolüne sokulma planı sahnededir. Bu ülkemize yönelik sinsi ihanet planlarını bozmanın en önemli yolu iktidara desteği inadına artırarak devam ettirmektir. İktidarımızın hem destekçisi hem de daima uyarıcısı olmalıyız. Tahriklere kapılmadan, akl-ı selimle, sükûnetle ve sabırla hareket etmeliyiz. Kürtçülük ateşinin panzehirinin Türkçülük olmadığını, bunun faşizm ateşine benzin dökmek olduğunu unutmamalıyız. Bu cehalet ateşinin ümmet suyuyla söndürüleceğini ve bu suyun da “Müslüman Kardeşliği” olduğunu bilmeliyiz. Bu kardeşliğin de “Ancak mü’minler kardeştir” ayetine yeniden iman etmekle sağlanacağını asla unutmamalıyız. Bu planlı terörün kısa vadede önlenebilmesi için acil alınması gereken tedbirlerin başında, başlatılan “milli bir anayasa” çalışmalarına devam edilmesi gerekmektedir. Herkesin akıl, din, dil, mal, can, nesil, inanç ve inandığını serbestçe yaşama emniyetini sağlayacak bir hukuk devleti olma yönündeki bu gayretlere daha da hız vererek devam edilmelidir. Ayrıca bu terör eşkıyasının Meclis’teki uzantısı gibi görüntü vermekten çekinmeyerek, mazlum Kürt halkı adına siyaset yaptığını söylediği halde terör adına cüretkar tavırlar ve söylemlerde bulunmaya devam eden, Kürt halkının değil de adeta Ergenekon Terör Örgütü’nün, Ermenistan ve Siyonist İsrail’in vekilleriymiş gibi hareket eden bir kısım milletvekillerinin dokunulmazlıkları derhal kaldırılarak, bekleyen onlarca dava dosyaları sebebiyle vatana ihanetten yargılanmalarının önü açılmalıdır. Böylece terör yoluyla hak alınamayacağı gerçeği kendilerine ve aldattıkları zavallı sempatizanlarına gösterilmelidir. “Besle kargayı oysun gözünü!” atasözüne uygun olarak Türk ve Kürt vatandaşlarımızın, askerimizin ve polisimizin katillerinin Meclis’imizden beslenmeleri tüm milletimizin

kanına dokunmaktadır. Çünkü bu vekiller Kürt kardeşlerimizin temsilcileri olarak hareket etmemektedirler. Aksine bin yıllara dayanan Türk-Kürt kardeşliğini bozmak için her türlü adımı atmaktan çekinmemektedirler. Demeç ve eylemleriyle bu kardeş halkaları birbirine düşürmenin gayreti içindedirler. Sözde ‘barış ve demokrasi’den dem vuran bu sözde siyasi oluşumun, özel harb eliyle(!) dünya Ermeni ve Yahudi örgütlerinin çirkin emellerinin taşeronu olduğu artık apaçık ortadadır. Yaratıcımız, yaşatıcımız ve yardımcımız Allah (c.c) vatan savunmasında hayatlarını kaybeden kahraman şehitlerimize rahmet etsin. Makamları cennet, ruhları şâd olsun. Kahraman gazilerimize acil şifa ve sıhhatler ihsan etsin. Ve ailelerine sabır, metanet ve tevekkül lütfeylesin. “İktidarımıza aklıselim, basiret, hikmet, feraset ve mutlaka ama mutlaka adalet ilkesi içinde güç, kuvvet ve nusret ihsan etsin.” Milletçe başımız(Devletimiz) sağ olsun! Ve milyonlarca başımız ülkemiz ve dinimiz İslam için feda olsun! www.sevkiyilmaz.net