En çok tartışılan ailelerin başında gelen Yahudi asıllı ABD'li Rockefeller ailesinin tıp dünyasını nasıl ele geçirdiğini ABD'li yazar Eustace C. Mullins yıllar önce dile getirmişti. 

TIP DÜNYASINI DÖNÜŞTÜRÜP ELE GEÇİRDİLER

Tıp dünyasının nasıl dönüştürüldiğini açık bir dille anlatan Mullins, ''19. yüzyılda Amerikalıların çoğunun homeopatik tıp kullanarak sağlık buldular. Bu çoğunlukla tabiatta çok bol bulunan ucuz doğal maddelerdir. 1847'de Amerikan Medikal Birliği adıyla kurulan tekel bundan hoşlanmadı. 'İnsanlar bu ucuz homeopatik doktorlara gidip çare bulurlarsa doktorlar nasıl zengin olacak, medikal tekel ile insanları nasıl kontrol edebilecekler?' diye düşündüler. Amerikan Medikal Birliği'nin ilk kuralı şudyu: Bir homeopat doktorun birliğe üye olmasına asla izin vermeyeceğiz. Ve gerçekten de hiç almadılar. Fakat Amerikan Medikal Birliği hala azınlıktı. Yüzyılın dönümünde John D. Rockefeller tıp endüstrisinde büyük bir potansiyel olduğunu keşfetti. Ve böylece tıp mesleğini ele geçirdi. 'Bir kişi tıp mesleğini nasıl ele geçirdi?' diyeceksiniz. Öncelikli çok paranız olması lazım, sonra gücünüz. Onda ikisi de olduğu için yapabildi. Amerikalıların homeopatiden oluşan tüm tedavi sistemi allopatik tedavi sitemine çevirdi. Bu Almanya'da başlayanfarklı bir tedavi sistemidir. Allopatik tıbbın büyük cazibesi, kökten çözümlere ameliyatlara dayanması. Yani tedavi edemiyorsan kes at. Bol miktarda ilaç kullanımı. Çünkü elinizi ayağınızı kesmişlerse çok acı çekiyorsunuzdır ve ilaca ihtiyacınız vardır. Ve uzun süre hastane yatışları. Bunların hiçbiri homeopatik tıbbin bir parçası değil. Tamamen tersidir. Medikal endüstriyi 1910'da ele geçirerek Carnegia Vakfı aracılığıyla yaptığı çalışmalar sonucunda John. D. Rockefeller, Amerika'daki tıp tekelinin başı oldu. Artık Allopatik bir tıp sisteminin başındaydı. Bu sistemin hakimiyeti her yeni idare süresince hastanelerin derecelendirilmesiyle doktorları ve ilaçları kontrol edebilmekle oluyordu. Ve temel olarak bugün de yaşanan aynı şeydir.'' ifadelerini kullandı.