Muhterem Okuyucularım;

Bundan tam 77 yıl önce yani 7 Mayıs 1943’de Ali Fethi Okyar vefat etmiştir. 1880 yılında Makedonya’da dünyaya gelen Ali Fethi Bey, genelde asker, diplomat, devlet ve siyaset adamı kimlikleriyle bilinir. 1904’te kurmay yüzbaşı olarak bitirdikten sonra Selanik’te bulunan 3. Ordu Komutanlığı emrine verildi. Burada İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne katılarak, İkinci Meşrutiyet (1908)’i hazırlayan kadro içinde yer aldı. 6 Ekim 1911’de Enver Bey ve Mustafa Kemal ile birlikte Trablusgarp’ta savunma kuvvetlerinde görev aldı. Ali Fethi Bey, Osmanlı Meclis-i Mebusanı’nın II. Dönemi için 13 Nisan 1912’de yapılan seçimde Manastır Milletvekili oldu. 1913’te Sofya Elçisi iken, aynı dönemde askeri ataşe olarak orada bulunan Mustafa Kemal’le dostluğu pekişti.

Mustafa Kemal’in Önerisi İle Hükümet Üyesi Olması

Meclis-i Mebusan’ın III. Döneminin son yılında yeniden İstanbul Milletvekili seçilerek Aralık 1917’de elçilik görevinden ayrıldı. İttihat ve Terakki Hükümeti’nin düşmesinden sonra 14 Ekim 1918’de kurulan İzzet Paşa Hükümeti’nde Dâhiliye Nazırı (İçişleri Bakanı) oldu. Ali Fethi Beyin bu kabinede yer almasında Mustafa Kemal’in önemli bir rolü vardır. Şöyle ki Mustafa Kemal Paşa, Adana’nın “Bahçe” Kasabasından Padişah Mehmet Vahdettin’e çektiği bir telgrafla İzzet Paşa’nın Sadrazamlığa ve Fethi Bey gibi bazı kimselerin de dâhil olacağı yeni bir kabinenin kurulmasını istemişti. Ancak Mustafa Kemal’e talip olduğu Harbiye Nazırlığı verilemedi. Enteresandır Mustafa Kemal tarafından tavsiye edilen bu kabine, “Mondros Mütârekenâmesi”nin altına imza atmıştır. Vatanımızın maruz kaldığı işgaller, bu mütârekenâmenin 7. maddesine göre gerçekleşmiştir. Mütâkerinin ardından İzzet Paşa istifa etti, onun yerine 11 Kasım 1918’de Sadrazamlığa İngiliz taraftarlığı ile bilinen Tevfik Paşa getirildi.

Mustafa Kemal İle Birlikte Günlük Siyasî Gazete Çıkartması

Mondros Mütarekesi'nin ardından Fethi Bey, 1 Kasım - 21 Aralık 1918 tarihleri arasında Mustafa Kemal ile birlikte İstanbul’da “Minber” gazetesini çıkardı. Mustafa Kemal Paşa'nın kuruluş sermayesi ve yayımına katkıda bulunduğu günlük siyasî gazete, meclisin feshedilmemesini, Tevfik Paşa hükûmetinin düşürülmesini ve Mustafa Kemal Paşa'nın Harbiye Nazırı olmasını talep ediyordu. Bu gazete, eski Maliye nazırlarından olan Cavit Bey gibi kimi İttihat ve Terakki önderlerince de parasal açıdan desteklenmiştir. Ne hazindir ki Cavit Bey, Mustafa Kemal Cumhurbaşkanı olduktan sonra 1926’da İstiklal Mahkemesi tarafından idam edilecekti.

Mustafa Kemal’in İsteği Üzerine TBMM Başkanı Olması ve Kendi Başkanlığında Hilafetin Kaldırılması

İstanbul İşgali döneminde ittihatçı gizli bir örgüte mensup olduğu iddiasıyla; eski Sadrazam Sait Halim Paşa’nın da dâhil olduğu 20 kişi arasında tutuklanarak, Bekirağa Bölüğüne hapsedildi. 2 Haziran 1919’da Malta Adası’na sürgüne gönderildi. Ankara hükümetinin girişimiyle, Mayıs 1921’de 33 kişi ile birlikte serbest bırakıldı, Ankara’ya geldi ve boş olan İstanbul Milletvekilliğine seçilerek TBMM’ne katıldı. Cumhuriyet’in kuruluşuna kadar İcra Vekilleri Heyeti Reisliği (Başbakan) ve Dâhiliye Vekilliği yaptı. Fethi Bey Hükümeti’nin istifasına yol açan siyasî olaylar, 29 Ekim 1923’te bir anayasa değişikliği ile Cumhuriyet’in ilanının yolunu açmıştı. Ali Fethi Bey, Cumhuriyetin ilanından hemen sonra, 1 Kasım 1923’te TBMM Başkanlığına seçildi.

Fethi Bey, milli mücadeleyi hem vatanı düşmanlardan kurtarmak, hem de hilafeti korumak adına yapanlardandı. Nitekim 22 Teşrinişani (Kasım) 1923’te bir gazeteye şöyle bir beyan vermişti: “Halife Hazretlerinin istifası etrafında inşa edilen haberler, hilaf-ı hakikattir…Hilafet, Âlem-i İslâm’ın malıdır ve Türkiye BMM’ye istinat eder” diyerek hilafetten yana bir tavrını devam ettirmişti. (1) Ancak bu arada Gazi Mustafa Kemal’in hilafet konusundaki görüşleri, Türkiye Reisicumhuru seçildikten sonra aniden değişmişti. Nutuk’ta geçen şu ifadeler, Gazi’ye aittir: “Hilâfetin lâğvı zamanının geldiğine orada (İzmir’de) iken hüküm vermiştim.” Buna delil olarak Mustafa Kemal, Başvekil İsmet Paşa’ya 22 Kânunusani (Ocak) 1924 tarihinde gönderdiği telgrafı göstermektedir. (2)

3 Mart 1924 tarihinde hilafetin ilgası celsesine reislik eden Fethi Bey de buna binaen gayri ihtiyari olarak birden hilafet aleyhtarı olmuştu. Şeyh unvanı taşıyan mebus Saffet Efendi ise bu süreçte kendisine tevdi edilen görevini ifa etmek suretiyle elli üç arkadaşıyla birlikte hilâfetin kaldırılması ve Osmanlı hânedanının Türkiye dışına çıkarılması için, daha önceden Mustafa Kemal tarafından hazırlandığı veya onaylandığı anlaşılan bir kanun teklifini meclise verdi. Beş saat süren müzakere sonunda bu teklif kabul gördü.

Bir Otomobil Meselesi: Kurduğu Partinin Mustafa Kemal Tarafından Finanse Edilmiş Olması

Ilımlı bir politika izleyen Fethi Bey, Paris Büyükelçiliğine atanarak, Türkiye’den uzaklaştırıldı. Ancak Türkiye’de halk, despotik uygulamalardan dolayı yeni rejimden pek memnun görünmüyordu. Demokratik bir görüntü vermek düşüncesiyle Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal’in teşviki ile Fethi Bey, 9 Ağustos 1930’da büyükelçilikten istifa ederek, 12 Ağustos 1930’da Serbest Cumhuriyet Fırkası’nı kurdu ve partinin genel başkanı oldu. Böylece Gümüşhane Milletvekili olarak yeniden Meclis’e girmesi sağlandı.

Ancak devlet desteğiyle anlaşmalı olarak kurulan ve kontrollü bir bu muhalefet görevi üstlenmesi gereken bu parti, halkın müthiş bir desteğini görünce Fethi Bey, iktidarda olan CHP ve onun genel başkanı olan Mustafa Kemal’e karşı bir siyasî hareket gibi algılanabilir endişesi taşımaya başladı. Nitekim İzmir Mitingi’nden sonra rejim yanlısı basın, bu hareketi irticaî bir hadise gibi göstermeye başlayınca Fethi Bey, kendi isteği ile partisini aynı yıl 17 Kasım 1930’de kapattı.

Serbest Fırka’nın feshedilmesi kararının hemen ardından Fethi Bey ile Mustafa Kemal, fesih beyannamesini görüşmek üzere bir araya gelir. Fethi Bey’in anılarında bu görüşme sırasında bahsi geçen “otomobilin iadesi” meselesi, Serbest Fırka’nın kuruluş bütçesinin Mustafa Kemal tarafından karşılandığını ortaya koymaktadır. Aralarında şöyle bir konuşma geçer: (3)

Gazi: Şimdi ne olacak?

Fethi Bey: Artık fırka kapanmıştır.

Gazi: Mecliste size iltihak edecek belki başka arkadaşlar çıkar. Orada bir teşekkül olur.

Fethi Bey: Bundan sonra fırka teşkili için başka bir kulunuzu taltif ediniz. Verdiğiniz otomobili nereye teslim edeyim?

Gazi: O benim size bir hediyemdir. Benim bir hediyemi kabul etmez misiniz? Redderseniz pek ziyade canım sıkılır. Behemal sizde kalacaktır.

Fethi Bey: Fırkanın parası ile alınmıştır.

Gazi: Hayır benim hediyemdir. Kabul etmezseniz canım sıkılır. Zaten fırka için verdiğim paraların bir kısmı doğrudan doğruya tarafımdan verilmiştir.

Rivayetlere göre partinin kapanmasından sonra Fethi Bey, kerhen de olsa otomobili hediye olarak kabul eder ama onu Ankara’da bırakarak, İstanbul’a döner. Milli mücadeleye katılan birçok paşanın aksine Fethi Bey, bu zekî hamleleriyle Mustafa Kemal’e ters düşmemeyi ve dolayısıyla zarar görmemeyi hayatı boyunca başarabilmiştir.

Her Ömrün Bir Sonu Vardır

Fethi Bey, Londra’da büyükelçi iken Atatürk ölür. Yeni cumhurbaşkanı olacak muhtemel isimlerin arasında Fethi Bey’in de ismi geçer. Ancak Fethi Bey, siyasî kavgaların adamı değildir ve aralarında soğuk rüzgârlar esmesine rağmen cumhurbaşkanının İsmet İnönü’nün olmasını ister. Bu jest karşılığında İnönü’nün cumhurbaşkanı seçilmesinin ardından Aralık 1938’de yapılan bir ara seçimle Fethi Bey, Bolu’dan milletvekili seçilir ve Mayıs 1939’da Cumhurbaşkanlığı tezkeresi ile Refik Saydam Hükümetinde Adalet Bakanı olur. Kalp rahatsızlığı sebebiyle Mart 1941’de görevini bırakır. Ali Fethi Okyar, 7 Mayıs 1943 tarihinde 63 yaşındayken günahlarıyla sevaplarıyla hayata veda eder. Cenazesi İstanbul Zincirlikuyu’da toprağa verilir.

İşte bir insanın hayatı. Ne kadar da enteresan olursa olsun hayat bir imtihandır ve en nihayetinde ölüm vardır. Bu dünya, ne Atatürk’e, ne de onunla birlikte olanlara kaldı. Ah bir de kabrin arkasına bakarak, uhrevî akıbetlerini de görebilseydik…

 

(1) Tanin Gazetesi; 22 Teşrinisâni 1923.

(2) Nutuk; 17. Bölüm; Hilâfetin lağvı zamanı gelmişti; https://tr.wikisource.org/wiki/Nutuk/17._b%C3%B6l%C3%BCm/Hil%C3%A2fetin_la%C4%9Fv%C4%B1_zaman%C4%B1_gelmi%C5%9Fti

(3) Ali Fethi Okyar, Kansu Şarman, Büyük Günlerin Adamı: Fethi Okyar’ın Hayatından Kareler; Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları; İstanbul; 2016, s. 100.