1967 yılının 5-10 Haziran günleri çok az insan için bir anlam ifade eder. Çünkü tarihin ibret alınacak önemli olayları hep unutturulmaya çalışılmıştır. Bunlar Kutül Amare gibi zaferler de olabilir, 6 Gün Savaşı gibi hezimetler de olabilir. ABD'nin son yıllarda İsrail işgal devletine verdiği destek sonrasında, Ortadoğu'da ve İslam dünyasında yaşanan ayrılık ve kutuplaşmanın temelinde 1967 savaşı vardır.

Sisi darbesiyle sindirilip, Siyonizmin emrine sokulan Mısır, Filistinlilerin güvenliği yerine kendi menfaatlerini ön planda tutan Ürdün, kraliyet tahtını ve ailesini korumak için petro dolarları ABD'nin emrine veren Suudi Arabistan, Suriye, Irak bugünlere birdenbire mi geldiler? İngiltere ve Amerika'nın desteğiyle kurulan İsrail, 1948'de bölgeye yerleştirilmiş bir dinamit deposuydu. Geriye sadece fitili tutuşturacak bir tetikçinin bulunması kalıyordu. O tetikçi zaten yıllardır hem askeri yönden hem siyasi yönden hazırlıklarını tamamlamıştı.

***

Darbeci Cemal Abdünnasır, 1952 yılında Kral Faruk'u devirip 1956'da Cumhurbaşkanı olunca, Mısır'ın kaybettiği prestiji tekrar kazanmak için Süveyş Kanalı'nı devletleştirerek İngiltere, Fransa ve İsrail'e meydan okudu. Bunu yaparken de askeri işbirliği yaptığı ve silah almaya başladığı SSCB'ye güveniyordu. Bu olay üzerine İsrail Süveyş Kanalı harekatına girişince, İngiltere ve Fransa Kahire'yi bombalamaya başladı. Buna en sert tepkiyi SSCB gösterdi. Londra ve Paris'e nükleer saldırı tehdidi karşısında İngiltere ve Fransa geri çekilmek zorunda kaldı.

İşin en ilginç yanı, ABD'nin de bu krizde İngiltere ve Fransa'ya destek vermemesiydi. Arapların ve Ortadoğu'daki petrolün Sovyetlerin kontrolüne girmesinden endişe eden Amerika, Mısır'ın bağımsızlığını savunmak zorunda kalmıştı.

***

Süveyş krizinden kuvvetlenerek çıkan Abdünnasır, Sovyetlerle ilişkilerini iyice artırıp, sosyalizmin ülkesine güç katacağını ve tüm Arap dünyasının lideri olacağını düşünüyordu. Mısır, hava kuvvetlerini Sovyet yapımı Mig 21 jetleriyle donattı. Fakat Yemen'deki iç savaşa müdahalesi ordunun yıpranmasına ve ekonomik sıkıntılara yol açıyordu. Nasır'ın tek hedefi İsrail'e karşı bir zafer elde ederek, hem 1948'in intikamını almak, hem de Arapların tartışmasız lideri olmaktı.

İsrail ise çevresindeki Müslüman ülkelerin güçlenmesinden çok rahatsız olmuş, hem asker sayısını artırıp hem de Fransa'dan uçak, İngiltere'den tank almıştı. Uluslararası medya gücünü kullanarak bütün dünyayı "Araplar, İsrail'i yok edecek" algısına inandırmış, mağdur rolü oynamaya başlamıştı. Mısır'ın Mig 21 jetlerinin, kendi Fransız Mirage'larına karşı ne yapabileceğini çok merak eden İsrail, bir Iraklı pilotu bir milyon dolara kandırdı. Pilot Mısır'dan bir uçak kaçırarak İsrail'e getirdi. Kısa zamanda Mısır'ın hem uçakları hem de hava savunma sistemleri hakkında yeterli bilgiye ulaşan İsrail, ciddi şekilde bir operasyona hazırlanıyordu.

Mısır'ın 300'den fazla uçağı vardı. Genelkurmay Başkanı Mareşal Abdülhakim Amir, ordunun yarısı Yemen'de olmasına rağmen Sina Çölünde İsrail sınırına 130 bin asker yığmıştı. Ürdün ve Suriye bir savaş durumunda Mısır'ın yanında yer alacaklarını ilan etmiş, Kuzey Afrika ülkeleri ile Irak ve Suudi Arabistan da silah desteği vereceklerini açıklamıştı.

İsrail'in Suriye'yi Filistinli gerillalara destek verdiği için suçlaması ve sınıra asker yığması krizi tırmandırdı. Mayıs ayında Mısır ordusu alarma geçti. Nasır, etrafına topladığı pilotların arasında gülerek "Eğer İsrail bizi savaşla tehdit ediyorsa, ona hodri meydan diyoruz" diye beyanat veriyor, Kahire Savtul Arab radyosu askeri marşlar çalıyordu.

***

İsrail ise yıllardır bu savaşa hazırlanıyordu. Düşmanlarıyla ilgili bütün askeri bilgiler elindeydi. Onların saldırmasını beklemeyecek, kendisi ani bir operasyonla düşmanlarının hava gücünü yok edecekti. Bu yüzden bu operasyonun adı "Moked" (Odak) konmuştu.

2 Haziran Cuma günü Mossad başkanı Meir Amit, sahte bir pasaportla Amerika'ya gidip Savunma Bakanı Mc Namara ile görüşmüştü. ABD'nin saldırı için yeşil ışık yakmasından sonra, 3 Haziran'da İsrail kabinesi toplandı. Savunma Bakanı emekli General Moşe Dayan "Beklemek mantıklı değil. Gelin ilk hamleyi yapalım. Sonra siyasi yanına bakarız" diyerek savaş kararı verilmesini sağladı.

5 Haziran Pazartesi, Saat 07.40'ta Moked Operasyonu başladı. İsrail Hava Kuvvetlerine bağlı 200 Mirage, önce kuzeye doğru havalandı. Sonra yönlerini batıya daha sonra güneye çeviren jetler, Akdeniz üzerinde alçak uçuş yaparak radarlara yakalanmadan Mısır kıyılarına ulaştı. Bir anda İskenderiye semalarında görülen İsrail uçakları, Mısır hava kuvvetlerini daha yerdeyken imha etmeyi başardı. 304 Mig 21 ve Mısır hava üsleri tamamen tahrip olmuş, hava üstünlüğü İsrail'in eline geçmişti. Ertesi günü Suriye ve Ürdün de İsrail'e savaş açtığını duyurdu. İsrail jetleri birkaç saatte Ürdün hava kuvvetlerinin büyük kısmını imha etti.

Hemen ardından İsrail Kara Kuvvetleri harekete geçti. Sina çölündeki Mısır ordusu biraz direndikten sonra mevzilerinde tutunamadı. Mareşal Amir, kara ordusuna Süveyş'in batısına çekilme emrini verince, İsrail askerleri bir günde Sina'yı işgal etti. Bu arada Doğu Kudüs'e saldırı başlatan İsrail, Ürdün askerlerinin zayıf direnişini kırarak burayı işgal etti. İsrail tankları artık Mescidi Aksa'nın bahçesindeydi. Ardından Batı Şeria'yı da işgal ederek, Ürdün'ün kontrolündeki tüm Filistin topraklarını ele geçirdiler. İsrail'in son hedefi Suriye toprağı olan stratejik Golan Tepeleri'ydi. Buralar da işgal edildiğinde takvimler 10 Haziran'ı gösteriyordu. Savaş sadece 6 gün sürmüştü.

Mısır Cumhurbaşkanı Cemal Abdünnasır, Sina'yı kaybetmesine rağmen 1970 yılında ölünceye kadar görevine devam etti. Kral Hüseyin Kudüs'ü ve Batı Şeria'yı kaybetti ama 1994 yılında İsrail'le barış imzaladı. Suriye'de ise Hava Kuvvetleri Komutanı Hafız Esed, 1970 yılında darbeyle iktidarı ele geçirdi.

Yapılan görüşmeler ve anlaşmalar sonunda İsrail Sina'dan kademeli olarak çekilse de, Golan Tepelerini asla bırakmadı. Yakın zamanda da Suriye toprağı olduğu halde, buraları ilhak edeceğini duyurdu. Kudüs ve Batı Şeria ise işgalci İsrail'in insafına terk edildi.

Günümüzde ABD, Yüzyılın Anlaşması adı altında bu sözünü ettiğimiz ülkelerin desteğiyle Filistinliler için yeni planlar peşinde. Türkiye'ye karşı bu Müslüman ülkelerden oluşturulan şer bloğunu kullanmaya çalışan Amerika, FKÖ'yü ikna etmeye çalışmaktadır. İnşaallah Filistinliler, kendi sonlarını hazırlayan böyle bir anlaşmaya evet demezler.

NOT: Okuyucularımızın mübarek Ramazan Bayramı'nı tebrik ediyorum. Yaz ayları boyunca sizlerle beraber olamayacağım. Şimdilik Allahaısmarladık.