Birleşmiş Milletler 2020'yi, doğumunun 1150. yılında meşhur Türk ve Müslüman ilim adamı Farabi yılı ilan etti. Ebu Nasr Muhammed Farabi, Türkistan'da bulunan Farab şehrinde 870 yılında dünyaya geldi. Samaniler Devleti'nin idaresi altında bulunan Farab'da iyi bir eğitim görerek, Arapça ve Farsça'yı öğrendi. İlim aşkıyla genç yaşında uzun bir seyahate çıktı. Önce kendi bölgesinde Buhara, Semerkant, Merv ve Belh gibi şehirlerde ilim tahsil etti. Kırk yaşlarında Bağdat'a geldi. Burada İbni Serrac'tan Arapça, Ebu Bişr'den mantık okudu. Fakat mantık ve felsefede asıl istifade ettiği hocası Harranlı İbni Haylan oldu. Yirmi yılını Bağdat'ta geçiren Farabi, 71 yaşında Dımaşk'a (Şam) gitti. 948 yılında Mısır'a yaptığı bir seyahatten döndükten sonra 950 yılında Şam'da vefat etti.

Farabi vücutça zayıf ve kısa boyluydu. Hayatı boyunca Orta Asya kıyafetini hiç çıkarmamıştı. Paraya, gösterişe önem vermeyen, ahlak ve erdem sahibi bir insandı. Ömrünün sonuna kadar evlenmemiş ve mülk sahibi olmamıştı. Öğrencilerine daima yüksek ahlak dersleri verip onların erdemli insan olmalarını tavsiye etmişti:

"İnsan karşılaştığı güçlüklere katlanmalı, üstün bir zeka ve kavrayışa sahip bulunmalıdır. Doğruluğu ve adaleti sevmeli, onurlu bir şahsiyet olmalı, altın, gümüş gibi şeylere değer vermemelidir. Yeme içme konusunda arzularına düşkün olmamalı. Doğruya ulaşmak için azim ve iradesi güçlü bulunmalıdır. "

İslam âlimleri içinde ilk filozof sayılan Kindi'den sonra, Meşşai ekolünü, yani Aristo'nun fikirlerini temel alan felsefi akımı sistemleştiren Farabi'ye, bu yüzden "Muallimi Sani" (ikinci öğretmen) ünvanı verilmiştir. Kendisine Aristo sorulduğunda "Eğer onun zamanında yaşasaydım en iyi öğrencilerinden biri olurdum" demişti. Aristo'nun bir kitabının kenarına, yüz defa okuduğunu yazmıştı.

Farabi'ye göre ilimler beş ana sınıfta toplanmakta, diğerleri bu grupların altında yer almaktadır. Bu beş ilim dalı şunlardır: Dil, Mantık, Matematik, Fizik ve Medeni ilimler. Mantık başlığı altında Aristo'nun "Organon" adlı külliyatının sekiz kitabını incelemiş ve açıklamalar yapmıştır.

Farabi, felsefeyi bütün kâinatı önümüze seren ve her şeyi kuşatan külli bir ilim olarak tarif etmiştir. Ona göre filozofun gayesi, önce kendi ahlakını düzeltmek sonra ailesinin ve ülkesinin ahlaki değerlere sahiplenmesini sağlamak olmalıdır. Gerçeğe erişebilmek için, istek ve arzularından vaz geçip sağlam bir irade gücüne ulaşmalıdır. Zihni melekelerini geliştirip, hırs ile devamlı çalışmalı ve ilim öğrenmelidir.

Farabi'ye göre hakikat tektir, birden fazla olamaz. Her ne kadar değişik ifadeler ve fikirler varmış gibi görünse de, bunlar yorumlanarak ortak bir zeminde birbiriyle buluşabilirler. Bu düşüncesinden hareketle, Eflatun ile öğrencisi olan Aristo'nun farklı felsefi fikirlerini uzlaştırmak için bir eser kaleme almıştır. "El cem beyne re'yeyil hakimeyn" (İki filozofun görüşlerini birleştirme) adlı kitabında onların görüşlerini yorumlayarak, felsefenin birliğini göstermeye çalışmıştır.

***

Tarihçi İbni Hallikan'ın anlattığına göre; 945 yılında Hamdani Emiri Seyfüddevle Şam'ı ele geçirir. Bu sırada 75 yaşında olan Farabi, üzerinden hiç çıkarmadığı Orta Asya kıyafetiyle Seyfüddevle'nin huzuruna girer. Emir, ona hürmet ederek oturmasını söyler. Farabi'nin nereye oturması gerektiğini sorması üzerine, Emir "kendine layık olan yere" diye cevap verir. Farabi bunun üzerine topluluğu yararak gidip Emir'in yanına oturur. Seyfüddevle bu davranıştan rahatsız olur. Etrafındaki devlet ricaline mahalli bir dille: "Bu ihtiyara bazı şeyler soracağım. Eğer cevap veremezse bu edepsiz adamı dışarı atın" der. Farabi de aynı dille: "Emir hazretleri, biraz sabırlı olun ve işin sonunu bekleyin" der. Emir hayretler içinde: "Sen bu dili nerede öğrendin?" diye sorar. Farabi ise ona yetmişten fazla dil bildiğini söyler.

Mecliste bulunan âlim ve devlet ricaliyle ilmi tartışmalar yapan Farabi, hepsini ilzam eder. Herkes onun üstünlüğünü kabul eder ve söylediklerini not almaya başlar. Daha sonra kalabalık çekilince, Emir musiki topluluğunu davet ederek, onlara güzel eserler icra etmelerini emreder. Farabi çalınan parçaları beğenmez ve yanlışlarını sayar. Yanında getirdiği tabla şeklinde bir musiki aletini çıkarıp çalmaya başlar. Önce neşeli bir parça ile herkesi eğlendirir. Sonra hüzünlü bir parça ile herkesi ağlatır. Daha sonra ağır bir parça çalarak herkesi uyutur. Bu arada saraydan çıkıp gider. Bu musiki aletinin kanun olduğu ve Farabi tarafından icat edildiği söylenir.

Anlatılan bu menkıbenin doğruluk derecesi bilinmiyor. Fakat Farabi'nin Emir Seyfüddevle tarafından himaye edildiği ve öldüğünde devlet merasimi ile defnedildiği biliniyor. 70 dil bilmesi çokluktan kinaye olarak söylenmiş bir ifade olmakla birlikte, filozofun en az beş altı dil bildiği eserlerinden anlaşılmaktadır.

Musiki alanında bir üstad olan Farabi'nin, hem nazariyat hem tatbikat yönü kuvvetli bir sanatkâr olduğu açıktır. Kanun ve ud kendisinden önce biliniyor olsa da, Farabi'nin bu sazlarla ilgili bazı düzenlemeler yaptığı tahmin edilmektedir. Bu alanda "Musikal Kebir" adlı önemli bir eseri vardır.

***

Farabi "El Medinetül Fazıla" (Erdemli Devlet) adlı eserini Bağdat'ta yazmaya başlamış, 942 yılında Şam'da tamamlamıştır. Onun devlet felsefesini ve ideal yöneticiyi anlattığı bu kitabı en önemli ve olgun eseridir. Ona göre devletin gayesi, ahlaki erdemlere sahip, iş bölümü ve sosyal dayanışma içinde sevgi ve saygının hakim olduğu, hukuk ve adaletin uygulandığı bir toplumu oluşturmaktır.

Bu erdemli devletin başkanında aradığı özellikleri ise şöyle sıralamaktadır:

"Sağlam bir fizik, güçlü hafıza, parlak bir zeka, ifade güzelliği, ilim sevgisi, geçici heves ve arzularını frenleme, kişilik, dürüstlük, adalete bağlılık, kararlılık, cesaret, gönül zenginliği ve bilgelik."

Bu sayılan ideal özellikler eğer bir kişide bulunmazsa, devleti idare edecek iki kişi seçilebilir. Bunlardan biri mutlaka bilge olmalı, öteki de diğer özelliklere sahip olarak devleti yönetmelidir. Eğer bilge kişi idarede olmazsa, zaman içinde o devletin ayakta kalması mümkün değildir.

"Es-siyasetül Medeniyye" (Devlet Siyaseti) adlı eserinde de Kur'an-ı Kerim'in emrettiği hayat tarzını dikkate alarak İslam halifesi ve devlet başkanının şahsında toplumun düzeninin nasıl sağlanacağını anlatmaya çalışmaktadır.

Farabi'nin küçüklü büyüklü 100 kadar eser verdiği nakledilmiş olmasına rağmen bir kısmı günümüze ulaşmamıştır. Önemli eserlerinden kırk üçü çeşitli dillerde yayınlanmıştır.