Derin Gerçekler

Gazze konusundaki samimiyetinizi anlamam için bana önce HABAT, AGARTHA ve GLOBAL RESET’den söz edin..

Bana Chemistrail’den, 5G’den, TransHumanizm’den söz edin. 5G’den söz edin, NeuraLinkten söz edin, toplumsal cinsiyet fitnesinden söz edin, AGARTHA’cı Uyuşturucu, Fuhuş, Kumar Mafiasının nasıl olup da İslam ülkelerini mesken tuttuğundan söz edin. LGBT’den, “Alice”den, Hani Pedofilik Satanistlerin “Harikalar dünyasından  söz edin. Adana’da karnaval yapanlarda, İstanbul’da LGBT filmleri gösterenlerden, “Rakı şişesinde balık olma” hayalleri kuranları fonlayanlardan söz edin. Kim bunlar, nereden geliyorlar. Domuz etine ve Şaraba vergi indirimi sağlayanlar kimler, onlardan söz edin.

İklim fitnesi üzerinden Fıtrata savaş açanlarla birlik olanlar kimler, onu söyleyin. Sağlık diye mikrop saçanlar, İlaç diye soygun yaparken, kaş yaparken göz çıkartanlar kimler. Bunlara vergi  ve yargı muafiyeti teşvik, himaye, koruma, resmi ve sivil gruplarla doğrudan temas, işbirliği imtiyazı sağlayanlar kimdi..

Hadi artık yerli ve milli bir de çıplaklar kampımız olsun.. Hadi Karnaval yetmez Faşingimiz de olsun. Niye sex fuarı açmıyoruz ki! Bakın Portakal çiçeği  karnavalına 1.2 milyon kişi gelmiş. Demokrasi ise buyurun, halkın tercihi ve talebi bu yönde. Adana’yı uyuşturucuda bir numara yapanlar Fuhuşta da 1 numaraya çıkartsınlar. Fahişeler köyü kurulsun. Her türlü Fuhuş serbest olsun, LGBTQI, dostumuz WEF “P” yani Pedefoli, çocuklarla sex’i de ekleyelim bu gruba diyor. Sırada “E”de.. O da ne mi derseniz  Ensest, yani aile için ilişki.

Bazı ülkelerde hayvanlarla ilişki evleri bile var. Tartışma evcil hayvanlarla mı, yoksa vahşi hayvanlarla da olmalı mı, Artık şu “Toplumsal cinsiyet” meselesini yeniden konuşmamız gerek.  Toplumsal cinsiyetin “Adaleti” ya da eşitliği”ni unutun, bir yanlışı nasıl taksim ederseniz edin yanlış yanlıştır. Zulüm zulümdür, ahlaksızlık ahlaksızlıktır. İnşallah artık birileri Diyaseti, Üniversiteleri bu saçma tartışmaya taraf etmek için siyaseti kendi emellerine alet etmez. “Toplumsal cinsiyeti” de kendi ne göre tanımlayarak insanları aldatmazlar. Biyolojik cinsiyet, fıtri olandır, toplumsal cinsiyet toplumun cinsiyete yüklediği rollerle birlikte, toplumu meydana getiren din ahlak ve gelenekten, biyolojik cinsiyetten bağımsız, akışkan ve değişken de olabilen, GENDER diye tanımlanan GENOM BİREY’lerin tercihini ifade etmektedir.

Ama artık buna da gerek kalmadı. Çünkü Nesnelerarası İletişimde İnsan da bir nesnedir, hayvan da bilgisayar da bir nesnedir. Fukuyama’nın “Son insan”ı bugüne işaret ediyordu. Ya da “Tarihin sonunda TransHumanizm, biyolojik insanın sonunu hazırlıyor. İnsan Siborg, Avatar, Humanoid, Klonoid, Genomik vd biçimlerde varolabilecek (!?) O zaman bunlar arasında da ferkli bir cinsel ilişki örgütlenebilir. Astral yolculuklarla çıplaklar kampına da gidebilirsiniz, Lucid Dream’la rüya aleminde de farklı bir deneyim yaşayabilirsin, Metavers de zaten herşey mümkün. Kendini hayvan yerine koyup başka bir hayvanla ya da kişi ile akışkan. Ve değişken bir deneyim yaşayabilirsiniz. Biliyorsunuz Meta Verse de Din, ahlak, hukuk, kural yok. Orası Şeytanın ülkesi ve Şeytan kendini bu özgür dünyaya, artırılmış sanal gerçeklik dünyasına çağırıyor, kendine kul yapmak için!? Sizi yeryüzü cennetine ve ölümsüz bir hayata davet ediyor. Şeytanla bedeninizi tevhid ederseniz onunla birlikte onun cennetinde (!?) yaşayacaksınız. Buna giden yolda kafanıza minnacık bir Chip takmak, 5G Starlink’ler, Yayap zeka, akıllı evler, araçlar , telefonlar, akıllı şehirler sizin için  böyle bir dünyaya hazırlık olsun diye dönüştürülüyor.

Nufus cüzdanımıza GENDER diye yazan, yazdıran hainler kimler, alnımıza çalınan bu kara lekeyi ne zaman sileceksiniz, ondan söz edin. Siber kumar ve fuhuş, artık tüm evlere sızmış durumda.

Gazze bir avuç insan. Yaklaşık 2 milyar nüfusu ile İslam dünyasının karşısında tüm dünyada  10 milyonu bulmayan Siyonist, Pedofilik Satanist karşısındaki acziyetini bana anlatamazsınız. Hani onların, Amerikası, AB’si, NATO’su, sizinle kadiri mutlak ve bir olan, gören, duyan, bilen, hüküm sahibi “ol” deyince olduran “öl” deyince öldüren bir Allah’ınız vardı! Ne oldu!

Bu arada doğru söyleyeni 9 köyden kovarlarmış ya, birileri aykırı sesleri sosyal mediadan kovmaya çalışıyor, kimilerini meslekten men ediyorlar Bilgehan Bilge  örneğinde olduğu gibi. Bakın bir kişiye yapılan bir haksızlık, bütün bir topluma yöneltilmiş bir tehdittir. Bana kalırsa, diğer akıllı, dürüst, erdem sahibi, cesur tüm doktorlar, Biz bugün Bilgehan Bilgeyiz demeliler. DSÖ’nün Truva atı TTB’ne, kendi meslek örgütlerine hayır demeliler. Eczacılar da buna destek verip, sağlık, İlaç, gıda, çevre mafyasına, çetesine hayır demeliyiz.

Bu konulardaki duruşunuzu net olarak ortaya koymadığınız sürece hiçbir sözünüze inanmayacak, hiçbir konuda size destek vermeyeceğim. Bu dünyada da, ahirette de davacıları olacağım.. CHP, MHP, AK Partililer, HDP ve türevleri, bu lanet olası uluslararası sistem konusunda hiçbir aykırı şey söylemiyorlar.

Bakın bu “Sıfır atık” yalanlarına filan inanmayın. Bunlar kulağa hoş gelen, altın tas içinde bala karıştırıp sunulmak istenen zehri gizlemek için kullanılan baldır!. “İklim”, “Çevre” “Karbon ayak izi”, sağlıklı toplum, salgınlara karşı global dayanışma ve işbirliği gibi yaldızlı sözlerin arkasına saklanarak geliyorlar. Artık bunlar bilinmeyen gerçekler değil. Şeytan bütün esbab cefasın toplayıp geliyor, üstümüze üstümüze. Sentetik ek’e Singapur’dan “Helal” sertifikası alan Şeytani bir akıl var karşımızda.

Evet” Yalan’ın evrensel olduğu bir dünyada gerçeği konuşmak devrimci bir eylemdir”

Minareyi çalmaya hazırlananlar, biz uyurken(!?) kılıflarını birileri hazırla(T)mışlar!? Buyurun buradan yakın: https://www.youtube.com/watch?v=eh12NkJiJs4 yakın dedim çünkü yanan kendi geleceğimizdir.

Sözlerinize değil, icaraatınıza bakacağım. Evet, bana Chemistrail’den, 5G’den söz edin. Dijitalizmden, NeuraLink’ten söz edin.

CHP’lier  Melih Gökçeği çok eleştiriyorlar ama, meğer kıskanıyorlarmış. Patates-Soğanı eleştirenler buna karşı “Çorba devrimi” ile gariban DEMOS’un midesini ele geçirip aklını çelmeye çalışıyorlar. Sonunda dağdaki çobanında bir oyu var, profesöründe.

Aslında hani şu 3’ü bir yerde kahve hesabı, jelatinli, böcek tozuna bir ithal Mercimek unu kattınız mı, sıcak suya (çok sıcak da olmasın) bu çorba tozunu kattınız mı, Şehir parkı, Şehir hastanesi gibi, ne bu taklitçilik ya hu, bakın özgün bir model öneriyorum, Her mahallede ayaküstü çorba, yanında çeyrek ekmek bedava. Bunun bütün masrafını DSÖ, dünya bankası karşılar. Bill Gates de sponsor olur. WEF size ödül verir. Hatta çorbaya bir de kısırlaştırıcı bir şeyler katın, harika olur!? Hani köpek aşılar gibi mRNA aşısı yapacaklardı ya, köpek kısırlaştırır gibi çorba üzerinden bu işi yapabilirler. Yahu bu aşı konusunda aşıyı savunanlara devlet ödülü verilmesini teklif eden akıl(sızlık) her partinin içinde capcanlı, dipdiri zinde güç olarak duruyor. Bu arada sahi 1 Mayıstaki kutlama nasıl bir kutlamaydı öyle LGBT bayrakları bir yandan Pedofili bayrakları öte yanda. Dünyada diğer Üniversitelerde Gazze ana konu iken, bizde 1 Mayıs’çıların bir kısmının ana teması LGBT ve Pedofili idi. 1 Mayıs İçi sorunları diğer sloganların gölgesinde kayboldu.

Gazze’yi filan boş verin, takmayın kafanıza, size mi düştü bu iş, siz çorbayı garanti etmeye bakın.

Bakın bu çorba projesini göçmen bölgelerine de uygulayın, onu da fonlar bu uluslararası sistemin baronları. Ha, çorbayı verirken yanında bir de “Toplumsal Cinsiyet” kitapçığı eklerseniz, onu bizdeki UN WOMAN da fonlayabilir. Belediyelerde müdürlükler, komisyonlar kuracak olursanız onun da bütün masraflarını karşılarlar, o konuda tasarruf olmaz! Neyde bu günlük de benden bu kadar.

Selam ve dua ile.